Monday, August 10, 2009
Monday, August 10, 2009
Bir an önce "Piazza del Compo"ya gitmek istiyoruz. Elimizde haritamız, şehri keşfe hazırız.. Otelden meydana doğru Via dei Montanini'den, hafif bir yokuştan aşağıya doğru devam ediyoruz. Yol trafiğe kapalı, Compo'ya gelene kadar bir kaç ufak meydan bize merhaba diyor yol üstünde.. Daha sonra vardığımız noktada binaların altındaki geçitleri farkediyoruz, merdivenlerden iniyoruz, dar geçitten geçtikten sonra işte "Piazza del Compo"dayız. Şaşırtıcı bir şekilde, bir anda kendimizi meydanda bulduk, bu beklenmedik süpriz bizi hem heyecanlandırdı hem de çok mutlu etti.. "Piazza del Compo" dokuz dilime bölünmüş bir yelpaze şeklinde. Rehber kitabımızdan bu dokuz bölümün Ortaçağ kentinin yönetiminden sorumlu "Dokuz Konsey"i simgelediğini öğreniyoruz. Meydanın diğer bir ilginç noktası ise, eğimli olması..
Aaahhh Siena... Seyahatimizin üçüncü günü akşam saat 18:00 civarında vardık Siena'ya, tabii ki ilk hedefimiz otelimizi bulmak. Siena'da iki gece Hotel Piccolo Il Palio'da kalacağız. Şehir merkezine yakın ve bütçemize uygun olduğu için seçtik bu oteli. (Gecelik oda fiyatı 63 €)
Otelimiz şehrin trafiğe girişin limitli olduğu alanda kalıyor. Biraz dolaştıktan sonra otelimizi bulduk, önünde park yeri olduğunu görünce de çok mutlu olduk. Checkin sırasında resepsiyonda konuştuğumuz sempatik bayan arabanın plakasını emniyete bildireceğini, böylece ceza ödemeken kurtulacağımızı söyledi bize, ama yine de otelin önünde park etmemize izin vermedi, bu alan sadece valizleri yükleme ve boşaltma içinmiş.
Şehrin merkezinden, belli bir kısma kadar kontrollü trafik var, yani eğer plakanız bu alana girmesine izin verilen araçlar arasına kayıtlı değilse ve siz bu alana girdiyseniz ceza ödemeniz gerekiyor. Belli noktalarda kameralı sistemle girişler kontrol ediliyor.
Odamıza yerleştikten sonra arabamızı "Zona Traffico Limitato"nun dışında bir yerlere park etmemiz gerekti. Neyse ki otele çok uzak olmayan park yerleri mevcut, hem de beyaz çizgiler ile belirlenmiş.
Yeri gelmişken İtalya'daki park alanlarından bahsetmek sanırım iyi olacak. Beyaz boyalı çizgiler ile belirlenen park yerleri ücretsiz, mavi ile belirlenenler ise ücretli, ama bizde olduğu gibi görevli gelip size bilet kesmiyor. Sizin otomatik makineye para atıp, park edeceğiniz süreyi kapsayan bileti almanız ve arabanın görünür bir yerine koymanız gerekiyor. Bir de sarı çizgiler ile belirlenen alanlar var. Bu alanlar da o sokaklarda yaşayan insanların park yerleri. Yani sarı alanlara park etmemeniz gerekiyor. Bu kısa bilgilendirme notundan sonra artık Siena'yı keşfe çıkabiliriz.
Piazza del Compo aynı zamanda meşhur at yarışlarıyla ünlü. At yarışlarının düzenlendiği meydanın çevresini toprak bir hat oluşturuyor. Birkaç gün farkla at yarışlarını kaçırdığımız için üzülsek de, belki Siena'ya tekrar gelmemiz için bir bahane olur diye düşünmeden de edemedik aslında.
Piazza del Compo'da önemli yapılar arasında, yüksek saat kulesiyle dikkat çeken belediye sarayı olarak kullanılan "Palazzo Pubblico" ve bir de çeşme var, "Fonte Gaia".
Keyifli bir akşam yemeğinden sonra, şehri biraz daha tanımak için çevreyi dolaştıki ve tekrar Piazza del Compo'ya döndük.
Meydanda oturup sohbet edenler, gitar çalıp şarkı söyleyenler, şaraplarını ya da biralarını yudumlayanlar... Piazza del Compo günün her anında yaşayan bir meydan.. Biz de çöktük yere ve meydanın tadını çıkaranlara katıldık..
Meydana bakan sıra sıra cafeler ve restoranlar günün yorgunluğunu atmak için fırsat sunuyor. Biz de Siena'daki ilk akşam yemeğimizi meydana bakan Pizzeria La Costa'da yemeğe karar veriyoruz. Menümüzde, penne al pesto (8 €), spaghetti pomodoro (8 €), insalata verde (4,5 €), 1 lt su (3,5 €) ve chianti classico (toscana bölgesinin yerel kırmızı şarabı) (17 €) var. %10 servis ücretinin hesaba eklendiğini ayrıca belirtmekte yarar var sanırım.
At yarışlarını seyredebilmek için meydanda insanların geceden yer tuttuğunu, sabah olunca da yerlerini sattıklarını otelden ayrılırken resepsiyondaki bayandan öğrendik. Meydanın etrafına kurulu tribünlerin biletleri ise günler öncesinden tükeniyor ve oldukça yüksek fiyatlara satılıyormuş. Meydandan yarışları izlemek ise ücretsiz, işte bu nedenle meydanda sabahlayarak en güzel yerleri kapanlar işi ticarete dökmüşler :)