Telvenin Dileği
Hayatı bir fincan Türk kahvesine benzetiyorum ben..
Yeni piştiğinde çok sıcak, bu nedenle bir yudum almaya bile korkarız ağzımız yanmasın diye, hayata ya da yeni bir işe başladığımızdaki korkaklığımız ve temkinli olmamız bu yüzden..
Biraz vakit geçince aradan, daha kolay yudumlarız kahvemizi, keyif alırız her yudumdan, hayatta yaşadığımız her andan aldığımız keyif gibi..
Fincanımız küçük olduğundan mıdır bilinmez ama, anlamayız nasıl son yuduma geldiğimizi, yaşarken hayatı, geçerken günler yıllar, ne çabuk aktığından zamanın şikayet etmez miyiz hep..
İşte hayat aynen bir fincan Türk kahvesi gibi, yaşarken farkında değiliz bir çok şeyin.. Kahve bitince telvesi kalıyor ya fincanda, işte bu telve hayatta yaşadıklarımızın bizde bıraktığı izler gibi aynen, kimisi daha koyu ve net, kimisi ise daha flu ve belli belirsiz..
Bizler, kahve fincanında kalan telvede geleceğimize yönelik ipuçları arıyoruz çoğu zaman, oysa bence telve bize geleceğimizi değil, yaşadıklarımızdan bizde kalanları anlatmak istiyor. Ve ben bundan sonra hayatın bende bıraktığı izleri anlatmak, gezip gördüklerimi, yedip içtiklerimi, beğenip sevdiklerimi paylaşmak ve telvenin dileğini gerçekleştirmek istiyorum..
Nisan 2010