Maymun Ormanı ve Ubud’da sakin bir gün (Bali 5)

Bali’ye gelmeden önceki planımızda bugün için de dopdolu bir program yapmıştım: Tegallalang Prinç tarlaları, Tirta Empul tapınağı, Besakih tapınağı ve Penglipuran köyünü kapsayan.

Bali’de mesafeler yakın olsa da taksi ile yolculuk yorucu ve uzun çünkü yollar yetersiz ve dar.  Bu sebepten bir gün daha taksiyle günümüz yollarda geçsin istemedik. Tapınaksa tapınak, pirinç terasıysa pirinç terası gördük bu kadar yeter dedik ve günümüzü daha sakince Ubud’da geçirmeye ve az yoğun bir program yapmaya karar verdik. Listemdekilerden aklımda sadece Penglipuran köyü kaldı ama daha sakin bir gün geçirip Ubud’da gezmek bizim için daha iyi oldu açıkçası.

Maymun Ormanı

Kahvaltı sonrası otelden çıkıpyaklaşık 10 dakikalık mesafedeki Maymun Ormanı’na yürüdük. Giriş kişibaşı 50.000 Rp.

Yaklaşık 700 maymuna ev sahipliği yapan Maymun Ormanı, 12,5 hektarlık bir alanda yer alıyor. Maymunlar gerçekten de her yerde. Girişte muz vb. atıştırmalık satanlar var. Maymunlar da iyice arsız olmuş, elinde muz gördükleri ziyaretçilerin onlara ikramını beklemeden ellerine saldırıyorlar :)

Bilet gişesinin hemen karşısında “Ziyaretçilere Tüyolar” levhası var. Ben de size tüyo vereyim: yanınızda poşet taşımayın, su şişesi elinizde olmasın, muz getirdiyseniz maymun size yaklaşıp muzu kapınca bırakın gitsin, çekiştirmeyin, maymunlarla göz teması kurmayın :)

Maymunlar insanlara çok alışmış, yakın temas kurmak isteyenleriniz olursa hiç çekinmeyin, ama açıkçası bize biraz ürkütücü geliyorlar, belki de çok hızlı hareket edebilmelerinden.

Orman içinde tapınaklar var, ortalama yarım saat en fazla 45 dakikada gezi tamamlanabilir.Maymun Ormanı sonrasında Ubud’un meşhur caddesi JL Monkey Forest’tan yürüyerek, Ubud Palace’a kadar vardık.

Yol boyunca sağlı sollu mağazalara uğradık, kahve molasını da Luwak kahvesiyle yaptık. Luwak kahvesinden bahsedilmeyen Bali yazısı eksik kalacaktır. Bu sebeple anlatayım ben de size. Peki nedir bu Luwak kahvesi? Fotoğrafta gördüğünüz misk kedileri önce kahve çekirdeklerini yiyorlar, sonra da dışkılıyorlar. Çekirdekler dışkıdan temizleniyor ve Luwak kahvesine dönüşüyor. Yüzünüz ekşidi değil mi? Bu zahmetli süreci geçiren kahvenin fiyatı da çok yüksek. Örnek vermek gerekirse, espresso 19.000 Rp (5₺), americano 23.000 Rp (6₺) iken, Luwak kahvesi 110.000 Rp (29 ₺). Peki ya tadı dediğinizi duyar gibiyim. Açıkçası bana ekstra güzel gelmedi, normal kahve işte :)

 

Minik gezgine her gittiğimiz ülkeden kitap alıyoruz, Endonezya kitabını Periplus Bookindo‘dan aldık: “My First Indonesian Words”. Genellikle yerel dilde bir kitap almayı tercih ediyorum ancak sadece 1-2 kitap vardı, grafiklerini de sevmedim. Öyle olunca İngilizce bir kitap tercih ettim. Ama içinde Endonezce kelimeler var. Fiyatı 188.000 Rp (50₺)

 

Yemekten sonra ise okuyup merak ettiğim, Campuhan Ridge Walk’a yürümeye karar verdik. Yürüyüş yoluna ulaşabilmek için, iki yönlü hızlı bir trafik olan caddeden ilerlemek gerk, pek sevmedik bu caddeyi.

Campuhan Ridge Walk Ubud merkezinde bir yürüyüş rotası aslında. Pirinç tarlaları ve palmiyeler arasında, zeminde büyük parke taşlarla yol izinin oldukça düzgün olduğu bir rota. Ama maalesef bebekliler için uygun değil, hele de pusetliyseniz boşuna gitmeyin. Ben gittim gördüm, şimdi kısaca anlatayım.

Rotanın başlangıcında merdivenler var, puseti taşımanız gerekir, ama pusette uyuyan bir bebiş varken, sarsıntıya hiç gerek yok. Buraya kadar gelmişken, bari dedim ben biraz yürüyeyim de burayı görmüş olayım. Hava da kararmaya başlayınca yürüyüşü kısa kesip minik gezgin ve babasını fazla yalnız bırakmadan döndüm. Puset olmasaydı da kanguru olsaydı sadece belki denerdik yürüyüşü hep birlikte ama emin de olamıyorum

Dönüş yolunda Ubud’daki son akşam yemeğimizi yedik ve geceyi otelimizin hemen yanı başındaki Lol Bar’da noktaladık. Bali’ye özgü Hattan şarabı deneyin ben sevdim ;)

Gili Air maceralarımız için sonraki sayfaya :)

Leave a Comment

Yandex.Metrica