All posts tagged Ubud

Bali’ye hoşçakal ve Gili Air’e merhaba (Bali 6 / Gili Air 1)

Bali’ye hoşçakal diyeceğimiz bugün aynı zamanda benim doğum günümdü. Planımızda, kahvaltı sonrasında 4 gece geçireceğimiz Gili Air adasına yolculuk vardı.

Valizleri toplayıp kahvaltıya indik. Tam kahvaltımız bitmek üzereyken, bir anda tüm çalışanlar “happy birthday to youu” şarkısıyla ellerinde minik bir pastayla masamız doğru gelmeye başladılar. Bir süre de masada şarkıya devam edip tek tek doğum günümü kutladılar. Çook güzel bir sürpriz olmuştu hepimiz için. Bu organizasyon tamamen otelin konaklayanlarına verdiği hizmet kalitesinin bir göstergesiydi. Buradan da teşekkürü kendilerine borç bilirim :)

Taksiyi bir gün önceden ayarlamıştık, Ubud’tan havalimanına gidiş ücreti 350.000 Rp (92,5 ₺). Saat 9:00 gibi yola çıktık, uçağımız 11:25’teydi. Havalimanına varış yaklaşık 1,5 saat sürdü.

Gili Air’in bağlı olduğu Lombok’a uçakla geçtik, hızlı botlar ile Bali-Gili Air arası deniz ulaşımı da mevcut ancak biz bazı yorumları okuduktan sonra 18 aylık bebiş ile deniz yolculuğundan emin olamadığımız için uçağı tercih edip, Bali’den Garuda Airlines ile Lombok’a uçtuk.

Check-in sırasında biraz vakit kaybedince, uçuşa yarım saat kaldı, görevli uçağın boarding’e başladığını ve direkt kapıya gitmemiz gerektiğini söyledi. Hatta yerinden kalktı ve uçağın kapısına kadar bize eşlik etti. Bali’lerin hizmet anlayışına hayran kaldık bir kez daha. Bir uçağı daha kaçırmamış olmanın verdiği huzurla, Garuda Havayolları‘nın 11:25 uçuşuyla Lombok’a doğru havalandık. Uçuş yarım saat kadar sürdü.Havalimanından Gili Air‘e kalkan teknelerin olduğu Bangsal limanına gitmek için Blue Bird firması’ndan 350.000 Rp (92,5 ₺)’ye taksi ayarlamıştık. Mutlaka öncesinde transferinizi ayarlayın siz de, çünkü havalimanı tam bir kurtlar kapanı ve turist kazıklama merkezi :) Lombok’a inince dedik işte şimdi Asya’dayız :) Transferi önceden ayarlamış olmamıza rağmen bir şaşkınlık geldi üzerimize ve zor buluştuk şoför ile. Neyse aracımız konforuydu ve limana yolculuk yaklaşık 1,5 saat sürdü.

Lombok’taki yollar, Bali’ye göre oldukça gelişmiş. Taksicimiz çok espriliydi ve bize kısa bir Lombok turu da yaptı. Böylece adanın batı kıyısındaki beyaz kum ve turkuaz denizli plajları görme fırsatımız oldu :)

Bangsal limanına gelmeden önce taksici bizi Gili Air’e özel speed boat transferi yapan bir yere götürdü. Gidiş dönüş 700.000 Rp (185 ₺) istediler, hem fiyat pahalıydı, hem de buradaki adamlar bize pek güven vermedi, biz de normal teknelerle geçelim dedik.

Bangsal limanına vardık varmasına ama liman da aynı havalimanı gibi kurtlar kapanıydı. Şoför bize bilet alacağımız gişeyi gösterdi, ben ve küçük gezgin arabada beklerken, baba gezgin birkaç gişe dolaştıktan sonra Gili Air’e biletini alabildi.

Gili Air biletleri ayrı bir gişeden satılıyormuş, bilet fiyatı kişi başı 18.000 Rp(5₺). Yerel halkın da ulaşım için kullandığı bu teknelerle yolculuk yaklaşık 15 dk sürüyor. Biraz tekneyi bekledikten sonra sıra yolculuğa gelmişti.

Tekne bir iskeleye yanaşmadığı için biner ve inerken ayaklarınız suya girecek, bu sebeple terlikli olmakta fayda var. Hem yerlilerin hem de turistlerin olduğu bu teknelerde yolculuk oldukça sıkışık. Teknenin kenarındaki sırada oturuyor, tüm eşyalarınızı da yere koyuyorsuz, teknede horozlar bile vardı. Yukarıda birkaç fotoğraf koydum gözünüzde canlandırabilmeniz için :)

Limanda inince at arabaları bekliyor, biraz pazarlıkla at arabasıyla 100.000 Rp(26₺) ‘ye anlaştık ve 4 gece konaklayacağımız Sunrise Resort Otel’e vardık.

Otelimiz adanın doğu sahilinde yer alıyordu.

Bu arada otel, havalimanından transfer için 100$ (1.210.000Rp) istemişti. Biz de kendimiz organize etmeye kadar vermiştik. Toplam yol masrafımız 486.000Rp oldu otelin fiyatına göre %60 daha ucuz. Tekneye in-bin ve at arabası kısmı çok konforlu olmadı ama çok kısa yolculuklar olduğu için sorun da olmadı.

Bu yol yorgunluğunu, resepsiyonda bizi bekleyen soğuk havlu ve buz gibi taze sıkılmış meyve suyuyla attık. Odamıza yerleşip kendimizi plaja attık.

Otelin sahildeki restoranında bir şeyler yedik, içtik, denize girdik.

Deniz sıcaklığı idealdi, şnorkelle kıyıdan 7-8 m açıkta başlayan su altı yaşamı mükemmeldi, gördüğümüz manzaralar bir harika, kum da süperdi.

Akşamüzeri adada kısa bir yürüyüş yaptık, akşam yemeğini ise otelimizin barbeküsünde deniz ürünleriyle tamamladık.

Doğum günümün ikinci pastası da garsonların “happy birthday tooo youuu” sesleri eşliğinde geldi.

Gün boyu sadece yarım saat uyuyabilen ve sonrasında 19:00 gibi uykuya dalan minik gezgin, 21:00 gibi uyanıp yemek ve pasta faslına katılabildi neyse ki :)

Gili Air maceraları için okumaya devam :)

Maymun Ormanı ve Ubud’da sakin bir gün (Bali 5)

Bali’ye gelmeden önceki planımızda bugün için de dopdolu bir program yapmıştım: Tegallalang Prinç tarlaları, Tirta Empul tapınağı, Besakih tapınağı ve Penglipuran köyünü kapsayan.

Bali’de mesafeler yakın olsa da taksi ile yolculuk yorucu ve uzun çünkü yollar yetersiz ve dar.  Bu sebepten bir gün daha taksiyle günümüz yollarda geçsin istemedik. Tapınaksa tapınak, pirinç terasıysa pirinç terası gördük bu kadar yeter dedik ve günümüzü daha sakince Ubud’da geçirmeye ve az yoğun bir program yapmaya karar verdik. Listemdekilerden aklımda sadece Penglipuran köyü kaldı ama daha sakin bir gün geçirip Ubud’da gezmek bizim için daha iyi oldu açıkçası.

Maymun Ormanı

Kahvaltı sonrası otelden çıkıpyaklaşık 10 dakikalık mesafedeki Maymun Ormanı’na yürüdük. Giriş kişibaşı 50.000 Rp.

Yaklaşık 700 maymuna ev sahipliği yapan Maymun Ormanı, 12,5 hektarlık bir alanda yer alıyor. Maymunlar gerçekten de her yerde. Girişte muz vb. atıştırmalık satanlar var. Maymunlar da iyice arsız olmuş, elinde muz gördükleri ziyaretçilerin onlara ikramını beklemeden ellerine saldırıyorlar :)

Bilet gişesinin hemen karşısında “Ziyaretçilere Tüyolar” levhası var. Ben de size tüyo vereyim: yanınızda poşet taşımayın, su şişesi elinizde olmasın, muz getirdiyseniz maymun size yaklaşıp muzu kapınca bırakın gitsin, çekiştirmeyin, maymunlarla göz teması kurmayın :)

Maymunlar insanlara çok alışmış, yakın temas kurmak isteyenleriniz olursa hiç çekinmeyin, ama açıkçası bize biraz ürkütücü geliyorlar, belki de çok hızlı hareket edebilmelerinden.

Orman içinde tapınaklar var, ortalama yarım saat en fazla 45 dakikada gezi tamamlanabilir.Maymun Ormanı sonrasında Ubud’un meşhur caddesi JL Monkey Forest’tan yürüyerek, Ubud Palace’a kadar vardık.

Yol boyunca sağlı sollu mağazalara uğradık, kahve molasını da Luwak kahvesiyle yaptık. Luwak kahvesinden bahsedilmeyen Bali yazısı eksik kalacaktır. Bu sebeple anlatayım ben de size. Peki nedir bu Luwak kahvesi? Fotoğrafta gördüğünüz misk kedileri önce kahve çekirdeklerini yiyorlar, sonra da dışkılıyorlar. Çekirdekler dışkıdan temizleniyor ve Luwak kahvesine dönüşüyor. Yüzünüz ekşidi değil mi? Bu zahmetli süreci geçiren kahvenin fiyatı da çok yüksek. Örnek vermek gerekirse, espresso 19.000 Rp (5₺), americano 23.000 Rp (6₺) iken, Luwak kahvesi 110.000 Rp (29 ₺). Peki ya tadı dediğinizi duyar gibiyim. Açıkçası bana ekstra güzel gelmedi, normal kahve işte :)

 

Minik gezgine her gittiğimiz ülkeden kitap alıyoruz, Endonezya kitabını Periplus Bookindo‘dan aldık: “My First Indonesian Words”. Genellikle yerel dilde bir kitap almayı tercih ediyorum ancak sadece 1-2 kitap vardı, grafiklerini de sevmedim. Öyle olunca İngilizce bir kitap tercih ettim. Ama içinde Endonezce kelimeler var. Fiyatı 188.000 Rp (50₺)

 

Yemekten sonra ise okuyup merak ettiğim, Campuhan Ridge Walk’a yürümeye karar verdik. Yürüyüş yoluna ulaşabilmek için, iki yönlü hızlı bir trafik olan caddeden ilerlemek gerk, pek sevmedik bu caddeyi.

Campuhan Ridge Walk Ubud merkezinde bir yürüyüş rotası aslında. Pirinç tarlaları ve palmiyeler arasında, zeminde büyük parke taşlarla yol izinin oldukça düzgün olduğu bir rota. Ama maalesef bebekliler için uygun değil, hele de pusetliyseniz boşuna gitmeyin. Ben gittim gördüm, şimdi kısaca anlatayım.

Rotanın başlangıcında merdivenler var, puseti taşımanız gerekir, ama pusette uyuyan bir bebiş varken, sarsıntıya hiç gerek yok. Buraya kadar gelmişken, bari dedim ben biraz yürüyeyim de burayı görmüş olayım. Hava da kararmaya başlayınca yürüyüşü kısa kesip minik gezgin ve babasını fazla yalnız bırakmadan döndüm. Puset olmasaydı da kanguru olsaydı sadece belki denerdik yürüyüşü hep birlikte ama emin de olamıyorum

Dönüş yolunda Ubud’daki son akşam yemeğimizi yedik ve geceyi otelimizin hemen yanı başındaki Lol Bar’da noktaladık. Bali’ye özgü Hattan şarabı deneyin ben sevdim ;)

Gili Air maceralarımız için sonraki sayfaya :)

Bali Swing, Pirinç Tarlaları ve bir tapınak daha (Bali 4)

Sabah otelimizin keyifli kahvaltı salonundaki kahvaltı sonrasında saat 10:30 gibi taksiyle yola çıktık. Bu sefer otelin hemen önünde elinde “taxi” yazılı pankartlara bekleyen şoförlerden birini ayarladık. Günlük gezi için ödediğimiz rakam 500.000 Rp.

İlk durağımız Bali Swingti. Ubud’dan yaklaşık 40 dk bir yolculuk sonrasında Bali Swing’e vardık. Bir yandan inşaat ve çevre düzenlemesinin devam ettiği bu salıncak adeta para basıyor, çook turistik bir aktivite olmuş. İçeriye giriş için kişibaşı 25.000 Rp ödeniyor, sonrasında yemyeşil vadiye bakarak salıncaklara binmek kişi başı 295.000 Rp.

Salıncak biletini almadan önce bir form dolduruluyor, “risklerden haberim var ve sorumluluk benim” içeriğinde. Sonrasında parayı ödeyip sıra beklemek kalıyor.

En alçaktan en yükseğe doğru toplamda 3 salıncak var, bileti alınca istediğin kadar sallanma hakkı doğuyor. Armut koltukların yer aldığı bir oturma alanı düzenlenmiş, burada da sınırsız alkolsüz içecek ikramı var, su, kola, fanta vb.

En çok sıra orta kademedeki salıncaktaydı. Orda sıra beklerken alıştırma olsun diyerekten en alçak salıncağa da bindim.

Sıra beklerken uykusu geldiği için huzursuzlanan minik gezgini kucağımda uyutmayı başarıp, armut koltuklardan birine yatırıverdim :) Alçak salıncakta sallanırken heyecanla beni izlemişti ama ikinci salıncağı beklerken uyuyakaldı.

İkinci salıncakla biraz daha yüksekten sallanma şansı var, ama çok kalabalık olduğundan hem öne hem de arkaya bakarak sallanma fırsatım olmadı. Kısacık sallandığım süre boyunca çoook keyif almdım, hiç bitmesin istedim. Salıncak çolukluktan beri çok sevdiğim bir eğlence zaten..

Üçüncü salıncaktaki sıra azdı ama daha fazla vakit kaybetmeyelim diyerek Bali Swing’e hoşçakal dedik.

Ulun Danu Bratan Tapınağı

Bali Swing’ten yaklaşık 40 dakikalık yolculukla Bratan Gölü’nde yer alan Ulun Danu tapınağına ulaştık. Tapınağa giriş kişibaşı …. Rp.

Büyük ve güzel bir bahçe içinde yer alan Hindu tapınağı, aynı zamanda Lonely Planet Bali&Lombok kitabına kapak olan tapınak. Gölün içinde yer alıyor ve tapınakta çam ağacına benzer şekilde, üst üste giderek küçülen çatı şeklindeki kutsal yapılar var. Bunlar Hindu ve Budist inanışlarında oldukça önemli olan Meru Dağı’nı simgeliyor.

Etrafta biraz dolaşıp fotoğraf çektikten sonra, öğle yemeği için tapınağa gelmeden yol üstünde yer alan restorona gittik. Açık büfe sistemi vardı, büfe kişi başı 150.000 Rp’ydi, içecekler ekstra. Noodle ve spring roll büfedeki favorilerim arasındaydı.

Jatuliwuh Pirinç TarlalarıYemek sonrasında sıradaki durağımız Bali denince ilk akla gelenlerden biri olan, pirinç tarlalarıydı. Unesco listesine kültür mirası kategorisinden kendine yer bulan Jatuliwuh pirinç tarlaları, alabildiğine yeşil teraslardan oluşuyordu. Filizler henüz 1-2 haftalıkmış.

Taksiden inip pirinç tarlaları arasında yürüyüş yaptık ve yeşile doyduk. Tüm gün oradan oraya gitmekten yorulmuştuk.

Saat 17:30 gibi otele vardığımızda minik gezgin uyuyordu, hazır o uyurken, kendime lobide bir kahve ve tatlı ısmarladım. Baba gezgin ise yorgunluğunu Bali masajıyla attı.

Akşam yemeği için otele yakın bir restoranı tercih ettik ve biraz daha Asya mutfağı yedik :)

Bali’de son gün, Ubud merkezinde sakin bir gün için sonraki sayfaya tık tık..

Yandex.Metrica