All posts by admin

Bali’ye hoşçakal ve Gili Air’e merhaba (Bali 6 / Gili Air 1)

Bali’ye hoşçakal diyeceğimiz bugün aynı zamanda benim doğum günümdü. Planımızda, kahvaltı sonrasında 4 gece geçireceğimiz Gili Air adasına yolculuk vardı.

Valizleri toplayıp kahvaltıya indik. Tam kahvaltımız bitmek üzereyken, bir anda tüm çalışanlar “happy birthday to youu” şarkısıyla ellerinde minik bir pastayla masamız doğru gelmeye başladılar. Bir süre de masada şarkıya devam edip tek tek doğum günümü kutladılar. Çook güzel bir sürpriz olmuştu hepimiz için. Bu organizasyon tamamen otelin konaklayanlarına verdiği hizmet kalitesinin bir göstergesiydi. Buradan da teşekkürü kendilerine borç bilirim :)

Taksiyi bir gün önceden ayarlamıştık, Ubud’tan havalimanına gidiş ücreti 350.000 Rp (92,5 ₺). Saat 9:00 gibi yola çıktık, uçağımız 11:25’teydi. Havalimanına varış yaklaşık 1,5 saat sürdü.

Gili Air’in bağlı olduğu Lombok’a uçakla geçtik, hızlı botlar ile Bali-Gili Air arası deniz ulaşımı da mevcut ancak biz bazı yorumları okuduktan sonra 18 aylık bebiş ile deniz yolculuğundan emin olamadığımız için uçağı tercih edip, Bali’den Garuda Airlines ile Lombok’a uçtuk.

Check-in sırasında biraz vakit kaybedince, uçuşa yarım saat kaldı, görevli uçağın boarding’e başladığını ve direkt kapıya gitmemiz gerektiğini söyledi. Hatta yerinden kalktı ve uçağın kapısına kadar bize eşlik etti. Bali’lerin hizmet anlayışına hayran kaldık bir kez daha. Bir uçağı daha kaçırmamış olmanın verdiği huzurla, Garuda Havayolları‘nın 11:25 uçuşuyla Lombok’a doğru havalandık. Uçuş yarım saat kadar sürdü.Havalimanından Gili Air‘e kalkan teknelerin olduğu Bangsal limanına gitmek için Blue Bird firması’ndan 350.000 Rp (92,5 ₺)’ye taksi ayarlamıştık. Mutlaka öncesinde transferinizi ayarlayın siz de, çünkü havalimanı tam bir kurtlar kapanı ve turist kazıklama merkezi :) Lombok’a inince dedik işte şimdi Asya’dayız :) Transferi önceden ayarlamış olmamıza rağmen bir şaşkınlık geldi üzerimize ve zor buluştuk şoför ile. Neyse aracımız konforuydu ve limana yolculuk yaklaşık 1,5 saat sürdü.

Lombok’taki yollar, Bali’ye göre oldukça gelişmiş. Taksicimiz çok espriliydi ve bize kısa bir Lombok turu da yaptı. Böylece adanın batı kıyısındaki beyaz kum ve turkuaz denizli plajları görme fırsatımız oldu :)

Bangsal limanına gelmeden önce taksici bizi Gili Air’e özel speed boat transferi yapan bir yere götürdü. Gidiş dönüş 700.000 Rp (185 ₺) istediler, hem fiyat pahalıydı, hem de buradaki adamlar bize pek güven vermedi, biz de normal teknelerle geçelim dedik.

Bangsal limanına vardık varmasına ama liman da aynı havalimanı gibi kurtlar kapanıydı. Şoför bize bilet alacağımız gişeyi gösterdi, ben ve küçük gezgin arabada beklerken, baba gezgin birkaç gişe dolaştıktan sonra Gili Air’e biletini alabildi.

Gili Air biletleri ayrı bir gişeden satılıyormuş, bilet fiyatı kişi başı 18.000 Rp(5₺). Yerel halkın da ulaşım için kullandığı bu teknelerle yolculuk yaklaşık 15 dk sürüyor. Biraz tekneyi bekledikten sonra sıra yolculuğa gelmişti.

Tekne bir iskeleye yanaşmadığı için biner ve inerken ayaklarınız suya girecek, bu sebeple terlikli olmakta fayda var. Hem yerlilerin hem de turistlerin olduğu bu teknelerde yolculuk oldukça sıkışık. Teknenin kenarındaki sırada oturuyor, tüm eşyalarınızı da yere koyuyorsuz, teknede horozlar bile vardı. Yukarıda birkaç fotoğraf koydum gözünüzde canlandırabilmeniz için :)

Limanda inince at arabaları bekliyor, biraz pazarlıkla at arabasıyla 100.000 Rp(26₺) ‘ye anlaştık ve 4 gece konaklayacağımız Sunrise Resort Otel’e vardık.

Otelimiz adanın doğu sahilinde yer alıyordu.

Bu arada otel, havalimanından transfer için 100$ (1.210.000Rp) istemişti. Biz de kendimiz organize etmeye kadar vermiştik. Toplam yol masrafımız 486.000Rp oldu otelin fiyatına göre %60 daha ucuz. Tekneye in-bin ve at arabası kısmı çok konforlu olmadı ama çok kısa yolculuklar olduğu için sorun da olmadı.

Bu yol yorgunluğunu, resepsiyonda bizi bekleyen soğuk havlu ve buz gibi taze sıkılmış meyve suyuyla attık. Odamıza yerleşip kendimizi plaja attık.

Otelin sahildeki restoranında bir şeyler yedik, içtik, denize girdik.

Deniz sıcaklığı idealdi, şnorkelle kıyıdan 7-8 m açıkta başlayan su altı yaşamı mükemmeldi, gördüğümüz manzaralar bir harika, kum da süperdi.

Akşamüzeri adada kısa bir yürüyüş yaptık, akşam yemeğini ise otelimizin barbeküsünde deniz ürünleriyle tamamladık.

Doğum günümün ikinci pastası da garsonların “happy birthday tooo youuu” sesleri eşliğinde geldi.

Gün boyu sadece yarım saat uyuyabilen ve sonrasında 19:00 gibi uykuya dalan minik gezgin, 21:00 gibi uyanıp yemek ve pasta faslına katılabildi neyse ki :)

Gili Air maceraları için okumaya devam :)

Maymun Ormanı ve Ubud’da sakin bir gün (Bali 5)

Bali’ye gelmeden önceki planımızda bugün için de dopdolu bir program yapmıştım: Tegallalang Prinç tarlaları, Tirta Empul tapınağı, Besakih tapınağı ve Penglipuran köyünü kapsayan.

Bali’de mesafeler yakın olsa da taksi ile yolculuk yorucu ve uzun çünkü yollar yetersiz ve dar.  Bu sebepten bir gün daha taksiyle günümüz yollarda geçsin istemedik. Tapınaksa tapınak, pirinç terasıysa pirinç terası gördük bu kadar yeter dedik ve günümüzü daha sakince Ubud’da geçirmeye ve az yoğun bir program yapmaya karar verdik. Listemdekilerden aklımda sadece Penglipuran köyü kaldı ama daha sakin bir gün geçirip Ubud’da gezmek bizim için daha iyi oldu açıkçası.

Maymun Ormanı

Kahvaltı sonrası otelden çıkıpyaklaşık 10 dakikalık mesafedeki Maymun Ormanı’na yürüdük. Giriş kişibaşı 50.000 Rp.

Yaklaşık 700 maymuna ev sahipliği yapan Maymun Ormanı, 12,5 hektarlık bir alanda yer alıyor. Maymunlar gerçekten de her yerde. Girişte muz vb. atıştırmalık satanlar var. Maymunlar da iyice arsız olmuş, elinde muz gördükleri ziyaretçilerin onlara ikramını beklemeden ellerine saldırıyorlar :)

Bilet gişesinin hemen karşısında “Ziyaretçilere Tüyolar” levhası var. Ben de size tüyo vereyim: yanınızda poşet taşımayın, su şişesi elinizde olmasın, muz getirdiyseniz maymun size yaklaşıp muzu kapınca bırakın gitsin, çekiştirmeyin, maymunlarla göz teması kurmayın :)

Maymunlar insanlara çok alışmış, yakın temas kurmak isteyenleriniz olursa hiç çekinmeyin, ama açıkçası bize biraz ürkütücü geliyorlar, belki de çok hızlı hareket edebilmelerinden.

Orman içinde tapınaklar var, ortalama yarım saat en fazla 45 dakikada gezi tamamlanabilir.Maymun Ormanı sonrasında Ubud’un meşhur caddesi JL Monkey Forest’tan yürüyerek, Ubud Palace’a kadar vardık.

Yol boyunca sağlı sollu mağazalara uğradık, kahve molasını da Luwak kahvesiyle yaptık. Luwak kahvesinden bahsedilmeyen Bali yazısı eksik kalacaktır. Bu sebeple anlatayım ben de size. Peki nedir bu Luwak kahvesi? Fotoğrafta gördüğünüz misk kedileri önce kahve çekirdeklerini yiyorlar, sonra da dışkılıyorlar. Çekirdekler dışkıdan temizleniyor ve Luwak kahvesine dönüşüyor. Yüzünüz ekşidi değil mi? Bu zahmetli süreci geçiren kahvenin fiyatı da çok yüksek. Örnek vermek gerekirse, espresso 19.000 Rp (5₺), americano 23.000 Rp (6₺) iken, Luwak kahvesi 110.000 Rp (29 ₺). Peki ya tadı dediğinizi duyar gibiyim. Açıkçası bana ekstra güzel gelmedi, normal kahve işte :)

 

Minik gezgine her gittiğimiz ülkeden kitap alıyoruz, Endonezya kitabını Periplus Bookindo‘dan aldık: “My First Indonesian Words”. Genellikle yerel dilde bir kitap almayı tercih ediyorum ancak sadece 1-2 kitap vardı, grafiklerini de sevmedim. Öyle olunca İngilizce bir kitap tercih ettim. Ama içinde Endonezce kelimeler var. Fiyatı 188.000 Rp (50₺)

 

Yemekten sonra ise okuyup merak ettiğim, Campuhan Ridge Walk’a yürümeye karar verdik. Yürüyüş yoluna ulaşabilmek için, iki yönlü hızlı bir trafik olan caddeden ilerlemek gerk, pek sevmedik bu caddeyi.

Campuhan Ridge Walk Ubud merkezinde bir yürüyüş rotası aslında. Pirinç tarlaları ve palmiyeler arasında, zeminde büyük parke taşlarla yol izinin oldukça düzgün olduğu bir rota. Ama maalesef bebekliler için uygun değil, hele de pusetliyseniz boşuna gitmeyin. Ben gittim gördüm, şimdi kısaca anlatayım.

Rotanın başlangıcında merdivenler var, puseti taşımanız gerekir, ama pusette uyuyan bir bebiş varken, sarsıntıya hiç gerek yok. Buraya kadar gelmişken, bari dedim ben biraz yürüyeyim de burayı görmüş olayım. Hava da kararmaya başlayınca yürüyüşü kısa kesip minik gezgin ve babasını fazla yalnız bırakmadan döndüm. Puset olmasaydı da kanguru olsaydı sadece belki denerdik yürüyüşü hep birlikte ama emin de olamıyorum

Dönüş yolunda Ubud’daki son akşam yemeğimizi yedik ve geceyi otelimizin hemen yanı başındaki Lol Bar’da noktaladık. Bali’ye özgü Hattan şarabı deneyin ben sevdim ;)

Gili Air maceralarımız için sonraki sayfaya :)

Bali Swing, Pirinç Tarlaları ve bir tapınak daha (Bali 4)

Sabah otelimizin keyifli kahvaltı salonundaki kahvaltı sonrasında saat 10:30 gibi taksiyle yola çıktık. Bu sefer otelin hemen önünde elinde “taxi” yazılı pankartlara bekleyen şoförlerden birini ayarladık. Günlük gezi için ödediğimiz rakam 500.000 Rp.

İlk durağımız Bali Swingti. Ubud’dan yaklaşık 40 dk bir yolculuk sonrasında Bali Swing’e vardık. Bir yandan inşaat ve çevre düzenlemesinin devam ettiği bu salıncak adeta para basıyor, çook turistik bir aktivite olmuş. İçeriye giriş için kişibaşı 25.000 Rp ödeniyor, sonrasında yemyeşil vadiye bakarak salıncaklara binmek kişi başı 295.000 Rp.

Salıncak biletini almadan önce bir form dolduruluyor, “risklerden haberim var ve sorumluluk benim” içeriğinde. Sonrasında parayı ödeyip sıra beklemek kalıyor.

En alçaktan en yükseğe doğru toplamda 3 salıncak var, bileti alınca istediğin kadar sallanma hakkı doğuyor. Armut koltukların yer aldığı bir oturma alanı düzenlenmiş, burada da sınırsız alkolsüz içecek ikramı var, su, kola, fanta vb.

En çok sıra orta kademedeki salıncaktaydı. Orda sıra beklerken alıştırma olsun diyerekten en alçak salıncağa da bindim.

Sıra beklerken uykusu geldiği için huzursuzlanan minik gezgini kucağımda uyutmayı başarıp, armut koltuklardan birine yatırıverdim :) Alçak salıncakta sallanırken heyecanla beni izlemişti ama ikinci salıncağı beklerken uyuyakaldı.

İkinci salıncakla biraz daha yüksekten sallanma şansı var, ama çok kalabalık olduğundan hem öne hem de arkaya bakarak sallanma fırsatım olmadı. Kısacık sallandığım süre boyunca çoook keyif almdım, hiç bitmesin istedim. Salıncak çolukluktan beri çok sevdiğim bir eğlence zaten..

Üçüncü salıncaktaki sıra azdı ama daha fazla vakit kaybetmeyelim diyerek Bali Swing’e hoşçakal dedik.

Ulun Danu Bratan Tapınağı

Bali Swing’ten yaklaşık 40 dakikalık yolculukla Bratan Gölü’nde yer alan Ulun Danu tapınağına ulaştık. Tapınağa giriş kişibaşı …. Rp.

Büyük ve güzel bir bahçe içinde yer alan Hindu tapınağı, aynı zamanda Lonely Planet Bali&Lombok kitabına kapak olan tapınak. Gölün içinde yer alıyor ve tapınakta çam ağacına benzer şekilde, üst üste giderek küçülen çatı şeklindeki kutsal yapılar var. Bunlar Hindu ve Budist inanışlarında oldukça önemli olan Meru Dağı’nı simgeliyor.

Etrafta biraz dolaşıp fotoğraf çektikten sonra, öğle yemeği için tapınağa gelmeden yol üstünde yer alan restorona gittik. Açık büfe sistemi vardı, büfe kişi başı 150.000 Rp’ydi, içecekler ekstra. Noodle ve spring roll büfedeki favorilerim arasındaydı.

Jatuliwuh Pirinç TarlalarıYemek sonrasında sıradaki durağımız Bali denince ilk akla gelenlerden biri olan, pirinç tarlalarıydı. Unesco listesine kültür mirası kategorisinden kendine yer bulan Jatuliwuh pirinç tarlaları, alabildiğine yeşil teraslardan oluşuyordu. Filizler henüz 1-2 haftalıkmış.

Taksiden inip pirinç tarlaları arasında yürüyüş yaptık ve yeşile doyduk. Tüm gün oradan oraya gitmekten yorulmuştuk.

Saat 17:30 gibi otele vardığımızda minik gezgin uyuyordu, hazır o uyurken, kendime lobide bir kahve ve tatlı ısmarladım. Baba gezgin ise yorgunluğunu Bali masajıyla attı.

Akşam yemeği için otele yakın bir restoranı tercih ettik ve biraz daha Asya mutfağı yedik :)

Bali’de son gün, Ubud merkezinde sakin bir gün için sonraki sayfaya tık tık..

Bali Safari Park Maceraları (Bali 3)

Bu tatlı otelde uyanmak çok güzeldi, odalardaki yataklar tam da hayvanların gezdiği alana bakıyordu. Sabah kahvesini terasta için hayvanlara günaydın dedikten sonra, kahvaltı için Tsavo Lion Restaurant’a gittik.

Balıkları beslemeye çalışan bir minik gezgin vardı kahvaltı masamızda :) Aslanlar da keyif keyif yatıyorlardı, arada Safari’ye çıkmış araçlar da geçiyordu. Restoranın tuvaletindeki pencereden bile aslanları görmek mümkün :)

Kahvaltı sonrası elimizde Bali Safari Parkı haritamız ve gün içindeki etkinlik listesiyle hem parkı gezdik hem de gösterileri izledik.

Otelde konakladığımız için park girişi ücretsizdi, ancak park içindeki bazı etkinlikler için ilave ödeme yapmak gerekiyor. Mesela, Fil Safari ve Night Safari.

Gelelim aktivitelere:

Safari Gezintisi: Bir safari aracıyla hayvanların oldukça yakınına kadar yaklaşıp, doğal ortamlarında onları gözlemlemek oldukça keyifli.

Normal safaride, bu kadar çok hayvanı bu kadar kısa süre içerisinde görmek maalesef mümkün olmuyor. Ama Serengeti’nin uçsuz bucaksız düzlüklerinde olmak da bir başka harika. Şimdi safari turundan bir kaç foto:

 

Fil Banyosu ve Fil Beslemesi: Bir havuzun içinde, bebek fillerinde yer aldığı bir aktivite suya girip çıkmalarını seyredebilirsiniz. Filleri beslemek isteyenler için sebze-meyve sepetlerinin fiyatı 50.000 Rp (13 ₺)

 

Fil Gösterisi: Bu gösteri bir amfitiyatrodan sahneleniyor ve etrafı hendekle çevrili bir sahnede yapılıyor. Filler ve insanlar arasındaki ilişkileri anlatıyor. Gösteri sonrasında fillerin yanına yaklaşıp fotoğraf çektirebilirsiniz :)

Fil Sırtında Safari: Kişi başı 928,000 Rp (245 ₺) olan bu tur, Safari Park’ındaki en pahalı aktivite yaklaşık 45 dakikalık bir gezinti ile safari aracıyla yapılan turu, bir de fil sırtında yapmak mümkün. Bizimkisi biraz maceralı oldu minik gezginle ama güzel bir anıydı, herkese tavsiye ederim :)

Bali Agung Gösterisi: Kalabalık bir dansçı topluluğu ve hayvanlardan oluşan Bali’nin tarihini anlatan bir gösteri. Pazartesi günleri hariç diğer tüm günler günde iki seans sergileniyor. Günlerden Pazartesi olduğu için bize kısmet olmadı.

Night Safari: Gündüz yapılan safari turundan farkı, kafes şeklinde bir araçta hayvanları doğal ortamında görme şansı olması. Aslanlar aracın üzerine çıkabiliyor, aman dikkat :) Night Safari deneyimini yaşamak isteyenler için ücret 652.500 Rp (173 ₺) barbekülü açık büfe yemek fiyata dahil.

Bali Dans Kursu: Eğer benim gibi dansa meraklıysanız, parkın içinde yer alan yerel bir dansçıdan ücretsiz Bali dans figürleri öğrenebilirsiniz :)

Bu arada parkta filleri besleme kısmı bizim en keyif aldığımız kısım oldu :) 

Sabah odamızdan çıkmadan bizim için bırakılan havuçları da almıştık yanımıza. Minik gezgin bu işi o kadar sevdi ki, bir kaç  sebze-meyve sepeti de ilave satın almamız gerekti.

Keçileri de besledik ama onlar fazla talepkarlardı :)

Park içinde bir de Marin kısmı var ama biz gezdiğimiz sırada bakımda olduğu için ziyarete kapalıydı. Zaten her iki kısmı da hakkıyla gezmek için 2 tam günü buraya ayırmak gerekir diye tahmin ediyorum.

Eğer sıcaktan bunalır ve biraz serinleyelim derseniz bir de mini aquapark var, aklınızda olsun. Aquapark’ın girişi kişibaşı 50,000 Rp (13 ₺)

Safari Oteli’nde ve parkta çekilen fotoğraflardan satın almak isterseniz 150.000 Rp (40 ₺)

Başka hangi hayvanları gördünüz diyenler için işte bazı fotolar:

 

Bebekliler/çocuklular için notlar:

Bali Safari ve Marin Park, genel anlamda bebekliler için tüm detayların düşünüldüğü bir kompleks. Alt değiştirme odaları var, merdivenli kısımlarda mutlaka rampalar var bu açıdan puset kullanmak çok kolay.

Hediyelik eşya mağazaları da oldukça başarılı, çocuklar için çok sevimli ürünler var :)

Parktaki turumuzu tamamladıktan sonra, Ubud’a doğru gitmek üzere otelden çıktık. Bu sefer taksiyi otelden ayarladık, sadece iki otel arası transfer olacağı için ilk günlerde kullandığımız şoförü ayarlamak gereksiz olacaktı.

Bali Safari-Ubud Village Otel arası yaklaşık 17 km ve taksi ücreti 250.000 Rp (66₺)

Saat 18:00’e doğru Ubud’ta 3 gece konaklayacağımız Ubud Village Otel‘e geldik.

Otelimiz Ubud merkezdeydi, meşhur Kutsal Maymun Ormanı’na yürüme mesafesindeydi. Otel seçerken, merkezi olmasını istiyoruz ki pusette uyuyan bir minik gezginle otele yürüyerek kolay ulaşım sağlayabilelim. Biz dolaşırken ya da yemek yerken uyuyakalırsa, pusetinden direkt yatağına koyabiliyoruz uyanmadan, ki bebekliler bunun ne kadar önemli olacağını bilirler :) Böylece bebiş uyuyacak diye otel odasında tıkılı kalmıyoruz :) Odada uyuttuktan sonra, pusete koyup gezdiğimizi biliyorum daha naapalım :p

Otele yerleştikten sonra hemen kendimizi Ubud sokaklarına attık ve yemek için Tropicana Restoranta oturduk. Minik gezginin zorlu bir uyutma macerasından sonra sıra yemeğe gelmişti. Menümüzde geleneksel lezzetler vardı ama çok yorulmuş olmalıyım ki bir fotoğraf bile çekmemişim.

Yemek sonrasında otelimizin hemen yanı başındaki  LOL bar’da birşeyler içip, canlı müzik dinledik. Kuta’daki canlı müzik kadar güzeldi. Bira 27.000 Rp (7₺), Hatten wine (Bali’nin yerel şarabı) 30.000 Rp (8 ₺)

Sırada pirinç tarlaları ve Bali swing var, tık tık

Daha çok Bali, daha çok tapınak (Bali 2)

Pazar günü için planımız, oteldeki kahvaltı sonrası toparlanıp otelden çıkmak, Tanah Lot ve Taman Ayun tapınaklarını ziyaret edip tek gece konaklayacağımız Mara River Safari Lodge’a varıştı.

Öğlen 12:00 gibi taksicimiz bizi otelden aldı ve ilk durağımız olan Taman Ayun Tapınağı’na gittik. Kuta-Taman Ayun arası 21 km ama Bali’deki ikinci gün öğrendik ki km’ler az olsa da süreler uzun. Bu konuda her ne kadar arkadaşlarımızca bilgilendirilmiş olsak ve okumuş olsak da insan yaşamadan anlamıyor :)

Taman Ayun Tapınağı

Taman Ayun etrafı bir hendek ile çevrili bir Hindu tapınağı. Giriş ücreti kişibaşı 20.000 Rp (5₺)

Bali tapınaklarında çam ağacına benzer şekilde, üst üste giderek küçülen çatı şeklindeki kutsal yapılar var. Bunlar Hindu ve Budist inanışlarında oldukça önemli olan Meru Dağı’nı simgeliyor.

Taman Ayun tapınağı, güzel ve bakımlı bir bahçeye sahip, huzurlu bir yer, vaktiniz varsa gezmenizi tavsiye ederim.

Unesco listesinde yer alan Bali’nin kültürel peyzaj mirası, 5 pirinç terası ve onların etrafındaki su tapınaklarının kapladığı 19,5 hektarlık bir alanı kapsıyor. Bu su tapınaklarının en önemlisi Taman Ayun olarak biliniyor. Subak adı verilen sulama sistemi, Bali’nin önemli bir pirinç üretim merkezi olmasını sağlamış.

Saat 14:00 civarında Taman Ayun’dan çıktık ve Tanah Lot’a doğru yol aldık.

Tanah Lot Tapınağı

Tanah Lot, Bali’deki en popüler Hindu tapınaklarından biri ve Uluwatu tapınağı gibi bir deniz tapınağı. Giriş ücreti kişibaşı 60.000 Rp (16₺)

Arabadan inip, tapınak kapısından içeri girdikten sonra sahile kadar giden yolda, sağlı sollu restoranlar ve hediyelik eşya mağazaları var, bu da turistler için çok güzel bir atmosfer sunuyor.

Karnımız acıktığından buradaki Natys Cafe’ye oturduk ve birşeyler atıştırdık. Fiyatlar: Fish&Chips 35.000Rp (9₺), Tom-Yum Çorbası 45.000Rp (12₺), Spring Roll 25.000Rp (6,5₺) Fiyatlara %10 servis ve %11 vergi ilave ediliyor.Yol bitip de denizi görünce, birçok Bali tanıtım fotoğrafına konu olmuş meşhur yapıyı gördük.

Eğer deniz seviyesi düşükse tapınağın yanına kadar gidebilmek mümkün, tabii ki ayaklarınız ıslanacak :) Bali’li olmayanların tapınağa tırmanmasına izin yokmuş ama bizim pusette uyuyakalan minik bir gezginimiz olduğu için zaten böyle bir niyetimiz olmadı.

Tanah Lot gezimiz de bitince artık hedefimizde Mara River Safari Lodge vardı.

Güneş batmadan safari otelimize ulaştık ve gelir gelmez burayı çok sevdik. Dekorasyon, ortam hepsi harikaydı. Odamız devekuşları ve zebralara karşı teraslı ve zemin kattaydı.

Kısaca otel ve konseptten bahsedeyim. Burası Afrika ve Safari konseptli bir otel. Beni tanıyanlar safariyi ne çok sevdiğimi ve ailecek küçük gezginimizi safariye götürme hayalimiz olduğunu bilir :) İşte minik gezgin biraz daha büyüyünceye kadar beklemeyelim dedik ve safari konseptli bu otelde konaklamaya karar verdik. Konaklama yapınca, Bali Safari Park girişi de ücretsiz oluyor.

Bali Safari Park’ı hayvanların nispeten serbest olduğu bir hayvanat bahçesi gibi düşünebilirsiniz. İnsanlar kafeste, hayvanlar serbest :) Bir örneğini de Singapur’da Night Safari’de tecrübe etmiş ve çok sevmiştik.

Bali Safari Park’ta tüm gün boyunca farklı aktivitelere katılabilir, hayvanlarla haşır neşir olup onları besleyebilirsiniz. Bir sonraki günü içeren notlarımda detaylı anlattım burayı.

Akşam yemeğimizi otelin meşhur restoranı Tsavo Lion Restaurant’ta yedik. Bu restoranı meşhur yapan, bir yandan yemek yerken bir yandan da aslanları izleyebiliyorsunuz.

Çok acıkmış olan bebiş, açık büfedeki noodle’tan isteyince, birimiz açık büfe birimiz ise alakart yedik.

Yemek sonrasında dans ve ateş gösterisini izledik. Bu 18 aylık minik gezginimizin ilk canlı performansı oldu, tarihe not düştüm :)

Yaklaşık 40 dakikalık bu gösteri oldukça keyifliydi, sonrasında dansçılarla fotoğraf çekilmek ücretsiz.

Gösteri sonrasında kuzucuğu pusette uyutup biraz daha oturduk ve en sonunda  uykuya yenik düştük.

Bebeklilere not: Mümkünse otellerde zemin katı tercih edin, iki katlı bloklardan oluşan komplekslerde genellikle asansör olmuyor, puseti taşımak kabusa dönüşmesin :)

Bali Safari Park’ta eğlenceli bir gün için tık tık :)

Bali’yi geziyoruz (Bali 1)

Sabah oteli keşfetme fırsatımız oldu.

Grand Inna Kuta otel, havalimanına yakın bir bölge olan Kuta’da, sahilde yer alıyor. Geniş bir bahçeye/avlulara bakan 3-4 katlı binalardan oluşuyor. Bizim odamız zemin kattaydı. Kahvaltıyı kaçırdığımız için kendimizi, otelin sahile ve okyanusa bakan HQ Headquarters Restoranı‘na attık ve kahvaltı/öğle yemeği ayarında birşeyler yiyip karnımızı doyurduk.

Fiyatları merak  edenler için: Americano 36.300 Rp (10₺), ananas suyu 24.200 Rp (6₺), beef burger 120.000 Rp (32₺)

Bebeklilere not: Restoranda kumluk bir bölüm var, bebekler kumda oynarken, anne-babalar rahatça birşeyler yiyip içebilir :)

Kahvaltı sonrasında biraz sahilde yürüyüş yapıp, okyanusa ayaklarımızı soktuk, sörfçüleri seyrettik.

Plaj; halk plajı tadında, havlusunu atan yerlere serilmiş, ara ara büfeden az hallice soğuk içecekler satan yerel abiler/ablalar var. Kuma oturamam diyenler plastik sandalye de kiralayabilir.

Yeterince dinlendikten sonra, rotamızda Uluwatu Tapınağı ve Jimbaran’da akşam yemeği vardı. Taksicimiz bizi saat 15:30 gibi otelimizden aldı.

Uluwatu TapınağıBir Hindu tapınağı olan Uluwatu, denizden 70 m yükseklikte bir tepeye kurulu. Bali’yi şeytandan koruduğuna inanılan tapınak sayılı “deniz tapınakları”ndan biri ve ilk kurulması 11. yüzyıla dayanıyor.

Tapınak, özellikle günbatımı saatlerinde oldukça popüler. Hint Okyanusu’na karşı güneşi batırmak isterseniz aklınızda olsun.Bir diğer önemli nokta ise, tapınakta yaşayan maymunlar. Tapınak girişinde, elinizde yiyecek bulundurmamanız ve güneş gözlüklerinizi çantanıza koymanız özellikle vurgulanıyor.

Hem erkekler hem de kadınların şortla tapınağa girmesi yasak, bu sebeple girişteki örtülerden alıp belinize dolayabilirsiniz.

Tapınak çok basit bir mimariye sahip, ancak manzara görülmeye değer.

Eğer ilginizi çekerse, günbatımından sonra başlayan Kecak Dans performansını izleyebilirsiniz. Bu yerel dansın en önemli özelliklerinden biri insan sesi dışında bir enstrüman kullanılmamasıymış. Oldukça talep gören bir aktivite olduğu için kalabalık olduğunu da belirteyim. Biz biraz internetten araştırdık, açıkçası pek ilgimizi çekmediği için izlemedik. Yukarıdaki fotoğrafta dansın sergilendiği amfitiyatroyu görebilirsiniz.

Meraklılar için bilet fiyatları:

Tapınak girişi: 30.000 Rp (8₺)                                                                                                      Otopark: 2.000 Rp (0,5₺)                                                                                                      Kecak Dans Performansı: 100.000 Rp (26₺)

Jimbaran’da akşam yemeği

Uluwatu’dan sonraki durağımız Jimbaran’dı.

Jimbaran’da geniş sahiline kurulmuş masalarda, akşam yemeği için deniz ürünleriyle masayı donatmak, Bali’de yapılacaklar listesinin üst sıralarında yer alıyor.

Yanyana dizilmiş restoranlar dış cepheden bakınca pek davetkar olmasa da, içerideki ızgarayı görüp, sahildeki masalara çıkınca ortamın çok keyfili olduğunu söylemeliyim.

Genellikle gün batımında tercih ediliyor ama biz günbatımını Uluwatu’da yapınca, hava karardıktan sonra Jimbaran’a gelebildik.

Bizim tercih ettiğimiz bir restoran olmayınca taksi şoförümüz Putu bizi eşinin kasiyer olarak çalıştığı Jimbaran Bay Sea Food Restorana götürdü. Şansımıza birinci sıra masaya oturduk. Restorana kadar en azından 10-15 sıra masa olduğunu söylemeliyim.

Masayı resmen deniz mahsulleriyle donattık, bu arada mutlaka koca bir tencere pilav geliyor yemeğin yanında. Ayaklarımız kumda çok keyifli bir yemek oldu. Bizim ufaklık da kumla ve mumla oynadı.

Şimdi fiyatlar:

Jumbo karides 47.500 Rp (12,5₺) /100 gr

Kalamar 17.000 Rp (4,5₺) /100 gr

White Snaper 20.000 Rp (5,5₺) /100 gr (levreğe benzeyen ve Hint ve Pasifik Okyanuslarında yetişen bir balık türü)

Büyük bira 65.000 Rp (17₺)

Fiyatlara %21 servis ücreti eklendi hesabı isteyince, yani fiyatlar ucuz değildi.

Yemek sonrasında Kuta’ya geri döndük, Putu bizi otele yürüme mesafesinde bir noktada indirdi ki biz de Kuta sokaklarını keşfedebilelim biraz.

Taksiye bu yarım günlük tur için 400.000 Rp (106₺) ödedik.

Kuta sokaklarında çok güzel canlı müzik yapan bir barda oturduk, bir şeyler içip müziğe eşlik ettik. Sonrasında yürüyerek otelimize döndük.

Bali’deki ikinci gün keşifleri: Taman Ayun Tapınağı, Tanah Lot Tapınağı okumak için tık tık :)

Endonezya’ya yolculuk..

Yolculuk..

İstanbul – Jakarta uçuşumuz cumartesinin ilk saatlerinden 02:10’daydı. Minik gezgini evde normal uyku saatinde uyutup, gecenin bir vakti uykudayken alıp taksiye bindik, araba hareket edince uyandı ve birden “attiii” diyerek gülmeye başladı ki bu an bir harikaydı :) Yazının Devamı…

Bali ve Gili Air için kısa kısa notlar…

Bali ve Gili Air için kısa kısa genel görüşlerim: 

Bali

  • Tam da dedikleri gibi bir tapınaklar adası. Biz daha önce Kamboçya’da tapınaklar konusunda zirve yaptığımız için, Bali’deki tapınaklardan açıkçası çok fazla etkilenmedik.
  • Bali’de denize girmek çok mümkün değil, dalga çok, bu nedenle sörfçüler için cennet, deniz için Nusa Dua öneriliyor, ayrıca Sanur bölgesinde de güzel plajlar varmış. Gitmediğimiz, görmediğimiz için yorum yapamayacağım.
  • Bali çok yeşil, pirinç tarlaları gerçekten etkileyici ve mutlaka görülmeli.
  • Bali’de yol altyapısı maalesef çok yetersiz, bu nedenle mesafeler km olarak kısa görünse de süreler çok uzun.
  • Her güne bir tapınak görmeli program yapmak pek kolay değil, insan yoruluyor vallahi.
  • Asya’ya giriş için çok güzel bir alternatif. Diğer gezdiğimiz Asya ülkelerine göre, daha dürüst hizmet, daha güler yüzlü ve profesyonel personel ve çok yüksek hizmet kalitesi var Bali’de. Asla “kazıklanıyor muyum acaba? Bu adam beni kandırıyor mu?” hissine kapılmazsınız.

Gili Air

  • Efsane bir ada, motorlu taşıt yok, gürültü yok :) Böyle bir ıssız ada deneyimi yaşamak için harika.
  • Otelin önündeki plajdan denize girip 8-10 m sonra Digitürk akvaryumunda yüzebilmek paha biçilemez. Daha önce Zanzibar, Phuket, Koh Samui gibi tropik adalarda bulunmuş seyahat severler olarak böyle bir deneyimimiz olmamıştı, günübirlik turlar ile çeşitli koylarda tropikal balıklar ile yüzmüştük.
  • Adayı çevreleyen mercanlar ve tropik balık çeşitliliği çok çok güzel.
  • Yürüyerek her yere gidebilirsiniz, bisiklet de kiralayabilirsiniz.
  • Oralara kadar gitmişken, Bali sonrasına mutlaka ve mutlaka eklenmesi gereken bir rota diye düşünüyorum.

Bali’de hangi tapınakları gezelim?

Bu soruyu gitmeden önce kendime sordum, giden arkadaşlarıma sordum ve tabii ki de google’a sordum. 10 farklı web sitesindeki, Bali’de Mutlaka Görülmesi Gereken Tapınaklar listesini inceledim ve kendi listemi yaptım. Bu liste, 10 farklı listenin en az 8’inde yer alan tapınaklardan oluşuyor.

  1. Tanah Lot (10/10) homemadetravels@tanahlot
  2. Besakih (10/10)
  3. Uluwatu (Pura Luhur) (9/10) homemadetravels@uluwatu
  4. Ulun Danu Beratan (9/10) homemadetravels@ulundanuberatan
  5. Pura Taman Ayun (8/10) homemadetravels@puratamanayun
  6. Pura Tirta Empul (8/10)

Endonezya’ya gidiyoruz :)

Endonezya yazıma ülke hakkında kısacık ansiklopedik bilgi ile başlayayım :)

Endonezya ya da resmi adıyla Endonezya Cumhuriyeti, bir adalar ülkesi,  18.000 farklı adadan oluşuyor ve yaklaşık 250 milyon nüfusu ile dünyanın en kalabalık 4. ülkesi. Yazının Devamı…

petra’dan amman’a… (ürdün 5)

Ürdün’deki son günümüze Wadi Musa’da uyandık. Kahvaltı sonrası otelden ayrıldık ve Amman’a doğru yola çıktık. Yazının Devamı…

petra’dayız.. (ürdün 4)

Sabah otelde kahvaltı sonrası tüm günü Petra’yı gezmeye ayırmıştık. Yazının Devamı…

kızıldenizle buluşma ve petraya yolculuk (ürdün 3)

Pazar sabahına oteldeki kahvaltı ile başladık, pazar için planımız, Kızıldeniz’de deniz keyfi ve sonrası Petra’ya yolculuktu. Yazının Devamı…

lut gölü’ne oturmak, akabe’ye araba yolculuğu (ürdün 2)

Cumartesi sabah anladık ki, odamızın manzarası da hiç fena değilmiş aslında :) Oteldeki kahvaltı sonrası kendimizi Lut Gölü’nün kıyısına attık. Yazının Devamı…

Ürdün’e varış.. (ürdün 1)

Ürdün’e yolculuğumuz Royal Jordanian Havayolları’nın 20:35 İstanbul-Amman uçuşu ile başladı. Klasik 30 dakikalık Atatürk Havalimanı rotarından sonra havalandık.

Uçak küçüktü, sağda iki solda iki koltuk olanlardan, yemek ikram kalitesi Türk Havayolları’na yakındı.

Yazının Devamı…

bir Arap ülkesi : Ürdün

19 Mayıs’ın Salı gününe denk gelmesiyle bir gün izin alıp, 4 günlük bir tatil planı yaptık. 4 gün ayırarak gezilecek yerler listemizden Ürdün’ü seçtik. Yazının Devamı…

skocjan mağarası ve slovenya’nın italyanı: piran (slovenya 2)

Slovenya’daki ikinci günümüzde hedefimiz Unesco korumasındaki Skocjan mağarası ve Slovenya’nın sahil kasabası Piran vardı.  Yazının Devamı…

masalsı bled gölü (slovenya 1)

Cuma sabahına çok erken başladık, uçağımız sabaha karşı 5:00’te olduğu için bir kaç saatlik uykuyla uçağa bindik. Adria Havayolları online checkin’e izin vermiyor, bu nedenle tüm işlemleri havalimanında yapmak zorunda kaldık. Yazının Devamı…

avrupanın küçük ve yeşil ülkesi “slovenya”

Kısa bir tatilde keşfedilecek ülkeler listemizde yer alan Slovenya’yı listemize almamızın nedeni tabii ki meşhur Bled Gölü. Kısmet, Cuma’ya denk gelen 2015 yılının 1 Mayıs günüyle başlayan 3 güne planlamakmış Slovenya gezisini. Yazının Devamı…

belçika’da son gün (brüksel)

Brüksel’deki otelimizin kahvaltısı da oldukça güzeldi. Avrupa’da bir kahvaltıda 4-5 çeşit peynir bulunmuyor pek. İki oteldeki kahvaltıyı da gördükten sonra gönül rahatlığı ile bu Belçikalılar kahvaltı işini çözmüş diyebilirim :) Ahh bir de zeytin olsaydı tam olacaktı :) Yazının Devamı…

belçika’da ikinci gün.. (ieper, ghent, brüksel)

Kahvaltı sonrası otelden çıktık,  bir gün önce beğenip de almadığımız magnetleri almaya Markt meydanındaki Historium’a uğradık ve “Ypres”e doğru yola çıktık. Yazının Devamı…

masalsı brugge.. (ilk gün)

Oteldeki harika kahvaltı sonrası Brugge sokaklarını keşfe hazırdık, bu küçük şehir yürüyerek çok kolay keşfedilebilecek ölçekte. Yazının Devamı…

belçika’da maç heyecanı

Belçika maceramız 11:50 İstanbul-Brüksel uçağı ile başladı. Biletimi biriken millerle THY’den aldım, 350 TL alan vergisi ve 22.500 mil karşılığında. Yazının Devamı…

belçika.. çika.. çika :)

Neye niyet neye kısmet gezilerimizden biriyle başbaşayız :)

Mart ayında Cannes’da düzenlenen MIPIM fuarına giden eşime eşlik etmek için plan yapmış, Cuma – Pazar Fransa’da olmayı planlamıştık.  Yazının Devamı…

Bangkok’a veda günü.. (bangkok 3)

Sabah kalkıp valizlerimizi toparlayıp otelden check-out yaptık. Planımızda Jim Thompson’ın Evi’ni gezmek vardı. Ama ilk önce kahvaltı etmemiz gerekiyordu.  Yazının Devamı…

Bangkok’un tapınakları (bangkok 2)

Güne erken başladık, ilk hedefimiz, otelimize en yakın olan “Wat Pho” tapınağıydı. Ama öncesinde otelimizin altında yer alan cafede hızlı bir kahvaltı yaptık, 2 kahve ve peynirli tost 250 baht (7,6$) Yazının Devamı…

tayland’ın başkenti bangkok (bangkok 1)

Tapınaklar diyarı ve gülen insanların ülkesi Kamboçya’ya hoşçakal diyerek, Siem Reap Havalimanı’ndan Airasia’nın 21:45’teki Bangkok uçağına bindik. Bu uçuşa iki kişi toplam 250 $ ödedik. Yazının Devamı…

tapınaklar diyarını keşfe devam, yüzen köyde ilginç hayatlar… (kamboçya 5)

Bir gün öncesinde sözleştiğimiz gibi sabah 9:00’da rehberimizle buluştuk. Akşam uçağımız olduğu için, valizlerimizi de toparladık ve otelden çıkış işlemlerini yaptık. Yazının Devamı…

kamboçya’da street food/sokak yemekleri (kamboçya 4)

Sokaklarda açılmış “street food /sokak yemeği” standlarında gerçekten de ilginç yiyecekler satılıyordu. Yazının Devamı…

tapınaklar diyarı ile tanışma.. (kamboçya 3)

Sabah 5:00’te otelden rehberimiz ve tuktuk şoförümüzün bizi almasıyla başladı günümüz. Bu kadar erken kalkıp, karanlıkta yola düşmemizin sebebi Angkor Wat’ta gün doğumunu izleyebilmek :) Yazının Devamı…

merhaba kamboçya, merhaba khmer imparatorluğu :) (kamboçya 2)

Siem Reap’e indiğimizde saat yerel saat ile 14:45 biyolojik saatimize göre ise 09:45.

Kamboçya gelir toplamak için vize isteyen ülkelerden. Yazının Devamı…

Yandex.Metrica