Cuma akşamı Beyrut

Uçağımız 3 Mayıs Cuma akşamı, Atatürk Havalimanı’ndan 20:15’teydi. Yarım saati geçen bir rotarın ardından 21:00’a doğru havalandık.

Lübnan’a giriş için uçakta dağıtılan kısa formları doldurduk. Saat 22:30 gibi Rafik Hariri Havalimanına indik. Havalimanında “vize” ve “pasaport kontrol” olarak ayrı bankolar var, herkes “vize” bankosuna yığılınca biz “pasaport kontrol”de şansımızı deneyelim dedik ve hızlıca kontrolden geçtik. Sırtçantamız da yanımızda olduğu için direkt havalimanından çıkış yaptık.

Havalimanı-otel transferini önceden otelle mailleşerek ayarlamıştım. Gitmeden önce okuduklarımdan sonra en akıllıcasının bu şekilde bir organizasyon yapmak olduğuna karar vermiştim. Çünkü havalimanından çıkar çıkmaz müşteri bulmaya çalışan şöförlerin tacizine uğramak kaçınılmaz oluyormuş. Genellikle 35 usd’den başlıyan fiyatlar sıkı pazarlıkla 25 usd seviyesine çekilebiliyormuş. Otelin bize verdiği fiyat da 27 usd olunca direkt otelden transfer ayarlamasını istedik.

Bu arada Lübnan’da taksilerde taksimetre olmadığını ve binmeden önce mutlaka pazarlık yapılması gerektiğini belirteyim yeri gelmişken. Havalimanından üzerinde ismimizin yazılı olduğu şöförü bulunca bizim için herşey çok kolay oldu. Havalimanı şehir merkezine oldukça yakın, yaklaşık 15 dakika sonra otelimizdeydik. Aslında havaalanı-şehir taksi ücretleri bu mesafe için yüksek. Otele vardığımızda taksici uçağımız rötar yaptığı için otoparka fazla ödeme yaptığını söyleyerek 2 usd daha istedi, böylece havaalanı – otel ulaşımı bize 29 usd’ye maloldu.

Beyrut’ta Hamra bölgesinde yer alan otelimizin adı 35 Rooms. Rezervasyonumuzu her zamanki gibi booking.com’dan yaptık. 3 gecelik fiyat 285 usd. “Şehrin en trend oteli” sloganıyla tanıtımını yapan 35 Rooms’daki odamız oldukça konforlu ve duvardaki taksi resmi ile sevimliydi.

Lbn1_2

Otele eşyalarımızı bıraktıktan sonra Hamra Caddesi’ni keşfe çıktık. Cadde üzerinde çeşitli dünya markalarının mağazaları var, aklımda kalanlar: H&M, Vero Moda, Jack Jones, American Outfitters, Nine West, Costa Coffee ve Dunkin’ Donats.

Caddede dolaşırken, kısa ama gençlerle dolu sokak bulduk, Asmalımescit’e benzeyen. Trafiğe kapalı bu sokağın adı “Rue 78”. Yanyana barlar var ve hepsinin dışarıda masaları dizili, masaların da hemen hemen hepsi doluydu. Bir tur attık, başka nereler var görelim diye ama Hamra Caddesi’nin en canlı kısmı Rue  78 olduğu için buraya döndük, February 30’da yer bulunca hemen oturduk.

Galeri 1

February 30’da kokteyller 15-16.000 LL (18-19 TL), bira ise 8.000 LL (9,5 TL)’ydi. Ben değişik birşey içmek istediğimden “rasberry mojito” denedim, eşim de yerel bira olan Almaza. Mojito bakır bir bardakta servis edildi, orijinaldi.

Biz her ne kadar dışarıda oturmuş olsak da February 30 oldukça orijinal bir dekorasyona sahip olduğundan bahsetmeden geçemeyeceğim. Özellikle barın üzerindeki askı şeklindeki aydınlatmalar favorim :)

Kısaca Hamra’daki gece hayatından bahsetmek gerekirse; Rue 78 oldukça kalabalık ve hareketliydi. Kızların neredeyse tamamı yüksek topuklular, kısa etekler, kısa şortlar, straplezler ve transparan bluzlarla ve full makyaj geziyordu. Beyrut’un ne kadar rahat bir şehir olduğunu o an anladık.

Bu rahatlığın yanında, iç savaş döneminden kaldığını düşündüğüm, etrafta dolaşan kocaman silahlı askerler vardı, ilk başta yadırgasak da çok geçmeden alıştık bu görüntüye. Rue 78’in bir ucunda da nöbette askerler vardı.

Sonraki günlerde de şehirde genel olarak polis yerine askerleri gördük hep kamuflaj desenli formaları ve tüfekleriyle. Bazı sokaklarda da küçük baraka şeklinde karargahları bile vardı.

Beyrut sokaklarında aynı İstanbul’daki gibi çiçek satanlar ve dilenciler var. Bu açıdan da hiç yabancılık çekmedik.. Bir de darbuka-klarnet ikilisi dolaşsaydı Cuma gecesi eğlencesini İstanbul’da yapıyoruz bile sanabilirdik :)

Saatler 2:00’ye yaklaşırken bizden bu kadar diyerek otelimizin yolunu tuttuk.

 

Leave a Comment

Yandex.Metrica