Figueres, Girona ve Costa Brava

Barcelona’ya bir gün ara verip, Fransa sınırına yakın iki kasabaya ayırmıştık günümüzü Figueres ve Girona.

Avis’ten tek günlük, Fiat 500 kiraladık günlük 49 €’ya. Avis’in ofisi şehrin ana tren istasyonu olan “Estacio del Nord”taydı. Arabamızı aldıktan sonra şehrin tek yön sokaklarında mecburen biraz dolandık, otoyola çıkmamız neredeyse yarım saatimizi aldı.  Girona Barcelona’ya yaklaşık 100 km, Figueres ise bir 45 km daha sonra.

Önce uzaktan başlayalım dedik ve Figueres’e gittik.

Salvador Dali’nin doğum yeri olan Figueres’in günümüzde bu kadar turist çeken bir yer olmasının sebebi tabii ki de Dali.

esp3_2Bir zamanlar şehrin eski tiyatro binası olan yapı 1974 yılından beri Dali Tiyatro Müzesi olarak hizmet veriyor ve dünyanın en büyük sürrealist yapısı.

Binanın üzerinde yer alan yumurta figürleri çok farklı ve enteresan.

Müzeye girişte yaklaşık bir saat sıcakta sıra beklemek zorunda kaldığımızı da söylemek zorundayım, sonradan öğrendik ki bu müze Madrid’te yer alan Prado müzesinden sonra İspanya’nın en çok ziyaret edilen müzesiymiş.

Giriş kişibaşı 12 €.  Bu müze aslında Dali’nin en büyük eseri olarak kabul edilebilir. Sürrealizm/gerçeküstücülük akımının temsilcisi olan Dali’nin eserleri oldukça ilginç ve gerçekten görülmeye değer.

Dali’nin doğduğu yere böyle bir müze kurmuş olması da takdir edilesi bence, çünkü şehrin kalkınmasının ve bu kadar turist çekmesinin tek nedeni Dali aslında.

Müzeye girdikten sonra ilk nokta avlu. Avluda sizi ilk karşıyacak eser “Rain Taxi” 1 eur ile çalışan bir düzenek taksinin içinde yağmur yağdırıyor.

esp3_3

Dali’ye ait tablolar, heykeller, üç boyutlu objeler ne ararsanız var müzede. Normal bir müze gezmekten biraz farklı bir deneyim, zira her köşede bir detay var farkedilmeyi ve sizi şaşırtmayı bekleyen :)

Avludan sonar girilen galeride duvarda oldukça orijinal bir tablo var. İlk bakışta sırtı dönük bir kadın görüyorsunuz uzaklara bakan. Fotoğraf makinesi ya da kamera objektifinden bakınca ise birden karşınıza Lincoln’ün portresi çıkıyor.

Bu eserin adı, “Gala Nude Looking at the Sea Which at 18 Metres Appears the President Lincoln”  yani  “Denize Bakan Çıplak Gala 18 m uzaktan bakınca ortaya çıkan Başkan Lincoln

Müzenin en ilginç kısımlarından biri ise, orijinal bir dekorasyona ve mobilyalara sahip bir oda.

Odada yer alan her parça ayrı ayrı dururken, birkaç basamakla çıkıp bir mercekten odaya baktığınızda bir kadın yüzü göreceksiniz, bu kadın eski ünlü Amerikan artisti Mae West’miş.

esp3_4

Müzede bir çok oda ve bir çok eser var, bu eserlerden bazıları da Dali dışında başka Catalan ressamlara ait.

Dali’den bahsederken eşi Gala’ya olan aşkından bahsetmek olmaz. Gala, Dali’nin ilham perisi ve modeliydi bu nedenle de çok resmetmiş eşini Dali.

Oldukça ilginç bir aşk hikayeleri de var. Aslen Rus olan Gala, 17 yaşındayken İşviçre’de bir sanatoryumda tanıştığı Fransız şair Paul Eluard ile evleniyor, Cecile isim kız çoçukları 1918 yılında doğuyor.

Sürrealizm akımının kurucuları arasında sayılan eşi ile birlikte bu akım ile tanışan Gala eşi ile birlikte, 1929 yılında sürrealist ressam Dali’yi İspanya’da ziyaret ediyor. Bu ziyaret sırasında Dali ve Gala arasında doğan aşk, Gala’nın eşi ve kızını geride bırakıp, Dali ile yaşamaya başlamasıyla sonuçlanıyor.

Dali, kendisinden 10 yaş büyük olan Gala ile Gala’nın 1982’deki ölümüne kadar birlikte oluyorlar. Gala Dali’nin sadece ilham perisi olmakla kalmıyor birlikte oldukları yıllar boyunca aynı zamanda menajeri oluyor ve Dali’nin bu kadar ünlü bir ressam haline gelmesinde büyük rol oynuyor.

1989 yılında 85 yaşındaydan hayata gözlerini yuman Dali’nin mezarı müzenin mahzeninde bulunuyor. Ölümünden önceki son yıllarında da burada yaşamış.

Foto Galeri 1

 

Dali Tiyatro Müzesi’ndeki gezimizi tamamladıktan sonra bir de Dali’nin mücevher tasarımlarının yer aldığı sergiyi vaktimiz kısıtlı olduğu için hızlıca gezdik. Dali’nin tasarladığı 39 mücevherden oluşan sergide, yine Dali’nin hayal gücünün ne kadar geniş olduğuna ve Gala’ya olan aşkının büyüklüğüne tanıklık ettik. İşte mücevherlerden birkaç örnek..

esp3_9

Dali ve Figueres’e veda ederken rotamızı Girona’ya doğru çevirdik.

Küçük ve şirin bir şehir olan Girona, Riu Onyar nehri kıyısına dizilmiş bitişik renkli evleri ile Floransa’ya benziyor. 1-2 saat ayırmanın yeteceği bu şehir yürüyerek çok kolaylıkla dolaşılabilir. Nehrin üzerindeki köprülerden geçerek, her iki kıyı da dolaşılabilir.

esp3_10

Havanın oldukça sıcak olması, bu küçük şehri bir dondurma molasıyla hatırlamamızı sağlayacak :)

Sıcağa daha fazla dayanamayınca, kendimizi sahile atmaya karar verdik ve Costa Brava olarak bilinen sahil şeridine indik. Blanes’ten Fransa sınırına kadar uzanan kıyı şeridi bu isimle anılıyor. Bu sahildeki yerleşimlerden biri olan Lloret de Marda deniz-güneş-kum üçlüsüne kavuştuk. Klasik bir sahil kasabası görünümündeki Lloret de Mar bana Kuşadası’nı anımsattı. Sahile parkedip günün yorgunluğunu attık. Sahil Barcelona’daki plajlarla karşılaştırıldığında oldukça sakindi.

Barselona’ya dönüş için otoyol yerine sahil yolunu kullanmaya karar verdik, Blanes yönünü takip edip, küçük sahil kasabalarından geçerek Barselona’ya ulaştık. Sahil yolu otoyola göre daha uzun sürüyor tabii ki ama alternatif olarak keyifli bir yol.

Günübirlik gezimiz yaklaşık 320 km ile son buldu.

Leave a Comment

Yandex.Metrica