Slovenya’daki ikinci günümüzde hedefimiz Unesco korumasındaki Skocjan mağarası ve Slovenya’nın sahil kasabası Piran vardı.
Sabah 8 gibi kalkıp hazırlandık, 9’da yola çıkmış olmayı hedeflemiştik, 10’da başlayacak Skocjan Mağarası turuna yetişebilmek için.
Skocjan Mağarası rehberli turlar eşliğinde gezilebiliyor. Mayıs ayı boyunca rehberli tur, saat 10:00, 13:00 ve 15:30’daydı. Yaz aylarında saatler sıklaşıyormuş gitmeyi planlayanlar web sitesinden bilgi alabilir.
Yeraltı kanyonunu kapsayan mağara gezisi 16 €, bu geziye bir de yeraltı Reka Nehri gezisini eklemek isterseniz fiyat 21 €. Biz herkesin standart tercih ettiği 16 €’luk biletten aldık.
Mağara turu kısa bir yürüyüşle başlıyor. Mağaraya giriş yapacağımız kapının önünde herkes toplandıktan sonra insanları konuştukları dile göre gruplara ayırdılar. Böylece grup grup içeriye girmeye başladık. Sonradan açılmış yokuş bir tünelden mağaraya ulaştık.
Dünyadaki en önemli mağaralar arasında yer alan Skocjan Mağarası, 1986 yılından itibaren UNESCO Dünya Mirası listesindeymiş.
Eğer Slovenya’ya yolunuz düşerse mutlaka görmelisiniz burayı, yeraltında resmen bir başka dünya var. Daha önce buna benzer hiç birşey görmediğimizden biz çok beğendik, çok etkilendik.
Bazılarınıza mağarada gezmek fikri ürkütücü gelebilir ama inanın hiç klostrofobik bir ortam değil, yer yer 10 ile 60 m genişliğinde ve 140 m yüksekliğinde, yaklaşık 6,5 km uzunluğunda bir alandan bahsediyoruz. Tamamı ziyarete açık olmasa da (yaklaşık 3 km) gördüklerimiz bize fazlasıyla yetti.
Bu mağaranın içinden bir de nehir geçiyor ve birçok şelale de mağarada yer alıyor..
Doğanın gücüne yeraltının da ne kadar zengin olabileceğine bir kez daha şaşıyor insan.
İçerisi oldukça nemli, sıcaklık 12 °C
Mağara içinde çok güzel tasarlanmış yürüyüş yolları var. Zaman zaman kısa molalarda rehber bilgi veriyor. Yer altı kanyonu üzerinde bir de köprü var, nehrin gürül gürül sesini duymak mümkün.
Mağara Unesco korumasında olduğu için içeride fotoğraf çekmek yasak. Bu nedenle hiç kendinize yük yapmayın güzelim makinaları.
Yaklaşık 2 saatlik tur mağaranın doğal girişinin olduğu kısımda sona eriyor. Bu noktadan sonra yürüyerek ya da asansörle yukarı yani ziyaretçi merkezinin olduğu kısma çıkmak mümkün. Buradaki tavsiyeme kulak verin ve yürümeyin. Yol biraz uzun ve merdivenli. Yoruldukça keşke asansörle çıksaymışız dedik.
Ziyaretçi merkezine varınca birer kahve ile yorgunluğumuzu attık.
Saat 13:00’e doğru mağaralardan ayrıldık sıradaki durağımız Slovenya’nın en İtalyanı Piran :)
Piran
Adriyatik kıyısında çok iyi korunmuş bir eski kent merkezine sahip Piran, tüm Slovenya’nın en favori kıyı kasabasıymış.
Deniz kıyısına varmış olmanın verdiği keyfe tepemizde parlayan bir güneş eşlik edince keyfimiz katlandı.
İtalya’ya çok yakın olan Piran’da kendinizi İtalya’da hissetmemeniz için hiçbir sebep yok. Sokaklar, dondurmalar, yeşil panjurlar :)
Yemek molamızı sahildeki restoranlardan birinde verdik. Menümüzde deniz mahsüllü spagetti (8,20 €), ızgara sardalya (6,60 €) ve ortaya karışık deniz mahsülleri (20 €) vardı.
-
- sardalya
-
- spagetti
-
- karışık deniz mahsülleri
Piran’daki gezimiz sonrası arabaya atladık, bu kadar yakınına gelmişken bir girip çıkalım diyerekten İtalya’nın adriyatik kıyısındaki liman kenti Trieste’ye yöneldik. Arabayla turladıktan sonra başkent Ljubliano’ya döndük.
Akşam yemeği için trafiğe kapalı olan bir çok şirin restoranın yer aldığı nehir ve kale arasında kalan sokakta Julija Restoran’a oturduk. Menümüzde Slovenya mutfağından gulaş (8,90 €), ızgara biftek (16,90 €) ve kadeh şarap (3,50 €) vardı.
-
- ızgara biftek
-
- gulaş
Hava güzel olunca dışarıda oturduk ve keyifli akşam yemeği sonrasında otele döndük.
Sıra bir sonraki günde :)
