belçika’da maç heyecanı

Belçika maceramız 11:50 İstanbul-Brüksel uçağı ile başladı. Biletimi biriken millerle THY’den aldım, 350 TL alan vergisi ve 22.500 mil karşılığında.

Yola İstanbul’dan iki arkadaşım ile çıktık, uçakta bolca taraftar olur diye düşünürken, sayıca azdık, bir önceki gün gidenler daha çokmuş.

Bu arada kuraların açıklandığı gün, bilet rezervasyonu yapmakta geciken bir arkadaşım, gidişte business bilet almak zorunda kaldı ama uçak gayet boştu. Büyük ihtimalle maç bileti bulamayanlar rezervasyonları iptal edip biletleri iade etti. Buradan çıkarılan ders, bileti aldıktan bir hafta sonra fiyatları tekrar kontrol edip, gerekirse business bileti normale çevirmek gerekirmiş, biz akıl edemedik, sizin aklınızda olsun..

Eşim Nice’ten Brüksel’e uçtu ve böylece Brugge Kartalları havalimanında buluşmuş oldu :)

Arabayı Europecar‘dan kiraladık 4 gün için toplam 107 €. Nice’ten Brüksel’e Easyjet ile uçunca, Easyjet’in Europecar ile anlaşmasından faydalandık :)

Bruges’de iki gece konaklayacağımız otel, Floris Hotel‘i booking.com’dan ayarladık, 2 gecelik oda fiyatı 140 €.

Şehir merkezine yürüme mesafesinde, otoparkı da olan bu sevimli otelin kahvaltısı da efsaneydi. Bizden geçer puan aldı :)

Brugge’a varınca, direkt otele yerleştik, maç için hazırlıklarımızı tamamladık ve kendimizi sokaklara attık.

Aslında planımız stadyuma arabayla gitmekti. Stadyum zaten otele 3,5 km mesafedeydi. Ama otelin lobisinde tanıştığımız ve Almancı olarak tabir edeceğimiz bir vatandaşımız, otopark problemi olduğunu, otobüsün çok daha kolay olduğunu söyledi ve biz de ona inandık. Günün ilerleyen saatlerinde kendisi pek de güzel anmadığımızı belirtmeliyim.

IMG_3744Hepimizin ilk yurtdışı maç tecrübesiydi. Biraz otobüs bekledik, gelen giden yok, biraz yürüyelim dedik, hem şu trafiği atlatırız. Bu arada Brugge sokakları çArşı taraftarlarıyla dolmuş, arabaların radyolarından marşlar yükseliyordu, çok şenlikli bir ortam vardı.

Bizim gibi yürüyen insanlar da vardı, yürü yürü yürü derken otobüse binmeye karar verdik. Bilet şoförden alınıyor, kişibaşı 3 €. İki durak gittikten sonra polis kontrolüne takıldık ve polisler BJK taraftarlarının otobüsten inip, ara yoldan yürüyerek devam etmesi gerekiyor dedi. Bizim güvenliğimiz içinmiş..

IMG_3778

Yarım saate yakın yürüdükten sonra sonunda stadyuma varabildik. Polis sadece bileti olanların geçmesine izin veriyordu. Az ileride bir TOMA, yerler de ıslaktı. Sonrasında öğrendik ki, biletli ve biletsiz BJK taraftarları arasında kavga çıkmış, polis de dağıtmak için suya başvurmuş. Elin Belçikası’nda aynı takım taraftarları arasında kavga çıkarmayı başarıp, tazikli su yemek herkese nasip olmaz, başaranlara diyecek söz yok :)

IMG_3773Maça girinceye kadar kaç kontrolden geçtik bilmiyorum ama hayatımda hiç böyle detaylı aramaya tabi tutulmamıştım, ellenmedik yerim kalmadı!

IMG_3782

BJK taraftarlarına ayrılan tribünü tıka basa doldurmanın verdiği gururla, bilet almamızda desteğini esirgemeyen arkadaşlara pankartlarımızı açtıktan sonra maçı izlemeye hazırdık.

İlk önce attığımız golle gelen galibiyet sevincimiz kısa sürdü, önce beraberlik golü geldi, sonra da yenilgi golü. İkinci golden sonra coşan Brugge taraftarı arasında bizimkiler kadar olmasa da fanatikler vardı.

Maç bittikten sonra Brugge taraftarı çıkmadan stadyumdan çıkış iznimiz yoktu. Bir grup fanatik inatla stadyumu terketmiyordu. Beklemeler sonrasında, nihayet dışarı çıkabildik. ne taksi ne de otobüs, hiç bir vasıta bulamayınca, otelde tanıştığımız Almancı arkadaşı sevgi (!) sözcükleri ile andık.

Otobüsler saat 20:00 civarında bitiyormuş. Avrupa’daki bu gibi durumlara gıcık oluyorum, bizde olsa çıkışa taksiler, taksi dolmuşlar çoktan sıralanmış olurdu. Hiç bir vasıta bulamayınca, mecbur yürüdük biz de :(

IMG_3759

Bu yürüyüşün en güzel kısmı yolda gördüğümüz, hem karnımızı doyurmak hem de biraz ısınmak için girdiğimiz Parazzar oldu. Saat o kadar da geç olmamasına rağmen sokaklar bomboştu, neyseki Parazzar önünde park etmiş bisikletlerle, popüler bir yer olduğunu belli ediyordu. Bizim de daha fazla yürüyecek halimiz yoktu, mekanda yer olduğunu görünce hemen oturduk.

Menüde yiyecek seçenekleri azdı ama mutfağın hala açık olması asıl bizi ilgilendiren kısımdı ;)  Spagetti bolonez (üç boy üç fiyat 8,5 – 10,5 – 12,5 €) ve lazanya verde (15 €) siparişi verdik, yanında da tabii ki bira. Fıçı bira istedik, hepimize Vedett (2,9 €) geldi, böylece ilk Belçika biramızı tatmış olduk.

Yemek sonrası bu keyifli mekanda biraz daha takıldıktan sonra, yorgunluğa daha fazla dayanamayıp, otelin yolunu tuttuk.

Sonraki gün Brugge keşif yazısı için sonraki sayfaya..

Leave a Comment

Yandex.Metrica