belçika’da son gün (brüksel)

Brüksel’deki otelimizin kahvaltısı da oldukça güzeldi. Avrupa’da bir kahvaltıda 4-5 çeşit peynir bulunmuyor pek. İki oteldeki kahvaltıyı da gördükten sonra gönül rahatlığı ile bu Belçikalılar kahvaltı işini çözmüş diyebilirim :) Ahh bir de zeytin olsaydı tam olacaktı :)

Kahvaltı sonrasında saat 10:30 gibi otelden ayrıldık ve arabayla şehir turu yapmaya karar verdik. Hava önceki günlere göre kapalı ve soğuktu, hatta hafiften yağmur çiseliyordu. Arabayla dolaşmak çok iyi oldu bu sebeple.

Bruxels_April_2012-4Otelimize çok yakın olan “Congress Coloumn”un yanından geçip, “Royal Palace” yani Kraliyet Sarayı’na gittik.

Bu görkemli bina, artık Belçika Kralı ve ailesine ev sahipliği yapmasa da özel törenler için ve resmi makamlar tarafından halen kullanılıyormuş. Sarayın üzerinde Belçika bayrağının dalgalanması, Kral Belçika’da olduğunun göstergesiymiş.

DSC_6339Brüksel turumuzda sıra “St Michael ve St Gudula Katedrali”ndeydi. Gotik tarzda inşa edilmiş olan bu Katolik kilisesi oldukça görkemli bir bina. Katedralin hemen önünde küçük bir park yer alıyor.

DSC_6329Günlerden pazar olunca, pazar ayinine rastlamamız kaçınılmazdı. Bir süredir bütün kiliseler ve katedraller aynı geliyor bana ama yine de girdik içine ayin devam ediyordu, güzel bir ortam vardı.

DSC_6340

Katedralin tam önünde şirin bir waffle arabası görebilirsiniz siz de, mis gibi kokular yayan :) Kahvaltıdan yeni kalktığımız için bu waffle arabasını pas geçtik ve waffle’ı meydana yemeğe karar verdik.

Arabamızı bir gece önce parkettiğimiz otoparka parkettik ve biraz da yürüyerek gündüz gözüyle keşfettik şehri.

IMG_4013Butcher’s sokağından devam ederek “St. Hubert Pasajı”nın tam ortasına geldik. 1847 yılında açılmış olan bu pasaj, cam tavanıyla Avrupa’nın ilk kapalı alışveriş caddesi olmuş. Amaç lüks bir cadde yaratmakmış, hatta ilk zamanlarda giriş için ücret ödeniyormuş.

Kafelerin, hediyelik eşya mağazalarının, kitapçıların,  tabii ki şık çikolata butiklerinin ve hatta bir de sinemanın yer aldığı, keyifli bir pasaj St.Hubert.

Çok güzel çikolata butikleri var bu pasajda, vitrinlere bakmaya doyamayacaksınız.

Çocukluğunuzdan hatırlayacağınız “Tenten”, orijinal adıyla “Tintin” aslında Belçikalı. 1929 yılında yaratılmış bir çizgiroman karakteri. Sevdiğiniz bir karakter ise, mağazasını gezip, çeşitli ürünlerinden alabilirsiniz. Biz bir tur attık mağazanın önünden geçerken..

IMG_4018

Çizgiroman, Belçika’nın ünlü olduğu konulardan bir diğeri, bugüne kadar sevdiğimiz bir çok karakter hep Belçikalı çizerler tarafından yaratılmış, Redkit ve Şirinler de bunlara dahil. Bir de bu konuda müze var Brüksel’de, Belgian Comic Strip Center. Vaktimiz kalmadığı için gezemedik ama bir daha yolumuz düşerse görmek isterim.

IMG_3967Brüksel sokaklarında dolaşırken, apartmanların kör cephelerinde çizgi roman / çizgi film karakterleri size göz kırpabilir :)

St.Hubert Pasajı’ndan kısacık bir yürüyüşle “Grand Place” yani Büyük Meydan’daydık. Dikdörtgen şeklindeki çok şık ve güzel binalarla çevrili bu meydan 1998 yılından itibaren UNESCO koruma listesindeymiş.

DSC_6368DSC_6367

Meydanın bir kenarındaki binalar dizisi restorasyondaydı ve binaların cepheleri birebir biraların fotoğrafından oluşan görsellerle giydirilmişti.

Eğer Brüksel seyahatinizi yazın planlarsanız, 15 Ağustos’a gelen haftasonu her yıl, Grand Place’e kurulan dev Çiçek Halısı’nı görebilirsiniz.

flc4_2014ld

flc2_2014ld

2015 yılı, çiçek halısının 20. yılıymış. 75 m uzunluğunda ve 24 m genişliğinde bir halıdan bahsediyoruz, bu halı için 600 binden fazla çiçek kullanılacakmış. Yukarıdaki fotoğraflar, 2014 yılındaki çiçek halısından..

Meydanda olduğumuza göre sıra, tabii ki waffle yemeğe gelmişti. Sonunda Belçika’da meyveli waffle yapan dükkanlar görmüştük. Sade waffle 1 €, muz, çilek gibi meyveler 1€, nutella/çikolata ya da kremşanti 0,80 €. Afiyet olsun :)

IMG_4164

Şehir turumuzu, hediyelik eşya alışverişi ile tamamlayıp, yaklaşık 2 saat için otoparka 4,80 € ödeyip, arabamızı aldık ve Brüksel’in bir diğer turistik noktası olan Atomium‘a doğru gitmeye karar verdik.

1958 Uluslararası Fuarı (Expo) için yapılmış olan Atomium, demir kristali hücresinin 165 milyar defa büyütülmüş haliymiş.

IMG_4025

Birbiriyle bağlantılı dokuz küreden oluşan Atomium’u oluşturan bu kürelerin içindeki sergiler ziyarete açık. Biz gezme gereği duymadık açıkcası. En yüksekteki kürenin manzarası, havanın açık olduğu günlerde gerçekten çok güzel oluyormuş.

2006’da yapılan renovasyonda paslanmaz çeliğe dönüştürülen Atomium’un orijinal alüminyum parçalar ise açık arttırmayla satılmış, geliri de renovasyon işlerine harcanmış. Kim ne için almış pek aklım yatmadı bu işe..

IMG_4026

Atomium’u ve sergiyi değil ama hediyelik eşya mağazasını gezdik. Bu mağazada benim gibi seyahat severlere göre hediyelikler vardı. Biraz kararsız kaldıktan sonra bir dünya haritasını aldık, iyi ki de almışız :)

IMG_4207

Bu haritada gittiğiniz ülkeleri kazı kazandaki gibi kazıyarak haritayı renklendiriyorsunuz, bence çok güzel ve zekice düşünülmüş :) Detayları Scratch Map sayfasından görebilirsiniz :)

Ataomium’un olduğu bölgede İstanbul’dan tanıdık olduğumuz bir konsept daha var, Miniaturk’e oldukça benzeyen Mini Europe. Eğer ilginizi çekerse gezebilirsiniz, biz gezmedik.

Uçak saatine daha vardı ama şehirde de görecek bir şey kalmadığını düşünerek, biraz erken de olsa havalimanına gitmeye karar verdik. Yolda depoyu 32 €’ya fulledik.

Saat 15:00 gibi havalimanındaydık. Brüksel havalimanı girişinde güvenlikten kontrolü yok, direk girip valizlerinizi verdikten sonra, pasaport kontrolünü geçiyorsunuz. Freeshoplar başlıyor ama öyle çok büyük bir freeshop gelmesin aklınıza.

Foodcourt ise, güvenlik kontrolü öncesinde. Burada birer hamburger ile karnımızı doyurduk. Freeshoptan biraz çikolata, birazda bira aldık. Eğer şehirde çikolata alışverişi yapmadıysanız, havalimanındaki reyonlarda da oldukça fazla seçenek var, aklınızda olsun.

Güvenlikten sonra uçuş kapıları başlıyor. Bu kısımda cafe ve bar tarzı yerler var, eğer açsanız, güvenlik öncesinde karnınızı doyurun. Güvenlik sonrasında da yine benzer freeshop mağazaları var, alışverişinizi ister güvenlik öncesi ister güvenlik sonrası yapabilirsiniz.

18:10’daki uçağımıza bindik ve İstanbul’a doğru havalandık.

Maç gününü saymazsak, dolu dolu 3 gece 3 günlük bir Belçika turu yapmış olduk, bol bol yedik içtik, gezdik gördük.. Biraz daha vakit olsaydı Antwrep’i de görmek isterdim.

Sonuç; 4 günlük bir tatil için Belçika iyi bir alternatif, gezip görülecek yerler ve yerel lezzetler oldukça güzel, herkese tavsiye olunur :)

Leave a Comment

Yandex.Metrica