serengeti

Köy ziyaretinin ardından Serengeti Milli Parkı‘nın Naabi Hill giriş kapısına kadar yola devam ettik. Artık Masai dilinde sonsuz düzlükler anlamına gelen National Geographic belgesellerinin çoğuna ev sahipliği yapan doğadaydık.

Kapıda Andrew giriş işlemlerini yaparken, biz de öğle yemeğimizi yedik. Öğle yemeği yine bir piknik havasında geçti. Yemek kutumuzda sandviç, tavuk, elma, muz, bir ufak paket çerez, haşlanmış yumurta ve mango suyu vardı. Marketten birer de kola aldık, yemeğimizi yerken rehber kitabımızdan Serengeti ile ilgili bölümeleri okuduk.

Tnz3_2

Büyük Göçe ev sahipliği yapan düzlüklerdeydik artık. Yaklaşık 15 bin km²’lik bir alana yayılan Serengeti Milli Parkı, yeryüzünde en fazla memeli hayvanı barındıran alan olarak biliniyor.

Serengeti, hayvanların içgüdüsel bir şekilde adeta bir daire çizerek her yıl  yaptıkları göç yolunu içinde barındırıyor. Gnu’ların (öküz başlı antilop ya da afrika antiloplarının) dairesel göç haraketi Serengeti’nin güneyinden başlıyor. Mevsimin değişmesi ve yağmurla yeşeren yeni otlar “büyük göç”ün rotasını çiziyor. Ocak – Mart ayları arasında da doğumlar başlıyor. Şubat ayı boyunca gnu’lar Serengeti’nin güney doğusunda kısa otları yiyeyek ilerlerliyorlar ve 2-3 haftalık dönem içinde yaklaşık 500 bin yavru dünyaya getiriyorlar.

Tnz3_3

Mayıs’ta yağmurların sona ermesi ile hayvanlar kuzeybatıya Grumeti Nehri’ne doğru göç etmeye başlıyorlar. Burada Haziran’ın sonuna kadar kaldıktan sonra, Temmuz’da, gnular ve zebralar kuzeye doğru göçe başlıyorlar. Ağustos’ta Kenya sınırına, Maasai Mara Rezerv alanına ulaşıyorlar. Kasım ayının başlarında, yağmurların başlamasıyla güneye doğru göç başlıyor, Aralık ayında hayvanlar ilk başladıkları düzlüklere dönmüş oluyorlar ve doğum zamanına kadar güneyde kalıyorlar.

Yemekten sonra piknik alanında yer alan kopje adı verilen kayalıklardan oluşan tepeye doğru yürüyüş yaptık. Volkanik hareketlerin sonucu oluşan bu kaya tepeleri sayıca çok az, bu nedenle tepeye tırmanınca uçsuz bucaksız düzlük ne demekmiş çok iyi anlıyor insan. Tek tük ağaçlar serpili bu geniş çayırların bir diğer adı savan. Bu savanlarda toprak ağaçların yetişebileceği seviyenin altında olduğu için, uçsuz bucaksız çayırlar oluşmuş.

Tırmandığımız kayalarda bizi bir de süpriz karşıladı. Yarısı mavi, yarısı kırmızı bir kertenkele, gördüğümüz en ilginç canlılardan biriydi.

Tnz3_4

Bir de müthiş parlak renkli  kuşlar vardı.

Tnz3_5

Kaya tepelerinden indik, jeepimize atladık ve Serengeti’de hayvanların peşinde dolaşmaya başladık. Neler mi gördük, buffalolar, ceylanlar, uyuklayan aslanlar, buffalo yiyen aslanlar, bir antilop türü olan waterbuck’lar, zürafalar, bir babun ailesi, ağaçta dinlenen leoparlar, filler, çeşitli kuşlar, sekreter kuşu, sırtlanlar ve çakallar.

Tnz3_6

Tüm bu gördüklerimiz içinde bizi en çok etkileyen ise, hiç beklemediğimiz bir şekilde canlı olarak bir ava tanıklık etmemiş olmamızdı.

Ceylan sürüsü otluyordu, içlerinde yavru ceylanlar da vardı. Ceylan sürüsünün etrafında iki çakal dolaşıyordu. Biz de Andrew’e çakallardan korkmuyor mu ceylanlar diye sorduk. Andrew ise ceylanların çok hızlı koşabildiğini ve çakalların da bunu bildiklerini anlattı bize.

Sadece daha yavru olan ceylanlar fazla hızlı koşamaz ve çakallara yem olabilir diyordu ki bir anda bir çakal, yavru bir ceylanın peşine takıldı. Hızlı bir kovalamaca başladı, çakal tam ceylanı yakalarken ceylan kurtulmayı başardı. Tam o sırada nereden çıktığını anlayamadığımız bir sırtlan ceylanın peşine takıldı ve ceylanı boynundan yakaladı. Daha sonra ceylanı uzak çalıların altına götürdü.

Tnz3_7

Böyle bir ava tanıklık etmek müthişti. Yavru ceylanın annesi çaresizce sırtlanın peşinden gitti, etrafta dolaştı dolaştı ve sonra sürünün yanına döndü, bu sahne gerçekten acıklıydı. Andrew bize insanların böyle bir sahne görebilmek için günlerce safari yaptıklarını ve çoğu zaman eli boş döndüklerini söyledi. Biz ise bir anda kendimizi avın ortasında bulmuştuk.

Serengeti’de biraz daha dolaştık, başka yabani hayvanlar gördük. Bir de gerçek çadır konaklamalı kamplardan birine gittik. Herkes kendi çadırını kurmuş, yemek hazırlığına başlamıştı. Kamp bölgesi ne bir çit ile ne de duvarla ayrılmıştı, tamamen yabani hayatın ortasındaydı. Safari boyunca araçtan inmek bile yasak olurken, kamp bölgelerinin bu kadar korunaksız olması şaşırttı bizi. Macerayı seviyorduk ama çadırda kalmaya heveslenmedik etmedik hiç. Çadırda kalanların gece etrafta dolaşan ve çadıra sürtünerek yürüyen hayvanlardan ürktükleri ve sabahı zor ettiklerini de okumuştum bazı seyahat bloglarında.

Otele dönmeden hipopotamların yoğun olarak bulunduğu göletlerin yanında durduk. Güneş bulutların arkasından batmak üzereydi, murabut kuşları (marabou stork) akasya ağaçlarına konmuştu, o kadar keyifli bir noktaydı ki, manzaraya doyamadan saat 18:30 civarı otelimize vardık.

Safarideki ikinci gecemizde Serengeti Milli Parkı sınırları içinde yer alan Seronera Wildlife Lodgeda konaklayacaktık. Seronera Wildlife Lodge oldukça geniş bir alana kurulu.

Odaların yer aldığı kısım iki katlı bir binadan oluşuyor ve dikdörtgen biçiminde bir avluya bakıyor. Restoran ve barın olduğu kısım odalardan biraz kopuk olsa da bu otelin mimarisi gerçekten çok etkileyici. Kayaların arasında kurulmuş ve bu kayalar dekorasyonda çok güzel değerlendirilmiş. Doğaya saygılı mimari nasıl olmalı sorusunun cevabı için inşa edilmiş sanki. Odamız zemin katta yer alıyordu.

Tnz3_8

Sıcak bir duş alıp günün tozunu ve yorgunluğunu üzerimizden atmaya çalıştık. Kıyafetlerimizi de odanın dışında silkeledik. Neyseki toz rengine yakın kıyafetlerimiz tozlu görünmüyordu. Safari için doğaya uygun renklerde giyinmek gerektiğini okumuştuk ve biz de valizimizde haki yeşil, krem ve toprak rengi kıyafetlere yer vermiştik.

Akşam yemeği için restorana gittik, yemek açıkbüfe şeklindeydi. Büyük bir otel olduğu için yemek salonu da doluydu. 3 yerli yerel enstrümanlarla canlı müzik yaptılar yemek boyunca. Yemekte 2 kadeh kırmızı şarap ve bir büyük boy su içtik, 17.000 tzs (10 usd).

Tnz3_9

Yemekten sonra otelin bar kısmında oturduk, gün içinde çektiğimiz fotoğraflara baktık, biraz rehber kitaplarımızı okuduk.

Otelin bir de havuzu ve seyir terası var, biraz dışarıda vakit geçirip yerel biraların (Klimanjaro, Serengeti, Safari) tadına baktıktan sonra uykuya yenik düşüp odamıza döndük.

Safaride bir sonraki günkü macelar için tık tık :)

 

Leave a Comment

Yandex.Metrica