serengeti ve ngorongoro krateri

Sabah 6:45 gibi uyandık, saat çalmadan hem de. Gece yatmadan önce valizimizi büyük ölçüde topladığımız için sabah fazla oyalanmadan odadan çıktık.

Otelimizin çok güzel bir seyir terası vardı, gece karanlıktan başka birşey görememiştik. Kahvaltıdan önce terasa çıktık, uçsuz bucaksız düzlükleri süsleyen akasya ağaçlarını, balonla safari yapanların gökyüzüne yükselişini, buffaloları, terasta ve kayaların üzerinde güneşlenen “yaban fareleri”ni (hyrax/dassie) ve otelin çatısında dolaşan maymunları izledik. Fotoğraf ve kamera çekimlerini tamamladıktan sonra kahvaltı için restorana geçtik. Kahvaltı açık büfeydi, kızarmış ekmek, tereyağ, ananas, kavun, omlet ve kahve ile kahvaltıyı tamamladık.

Tnz5_2

Birgün öncesinde sözleştiğimiz gibi Andrew ile 8:00’de lobide buluştuk, otelden öğle yemegi için hazırlanan kumanyaları aldı. Safari otellerinin hepsi tam pansiyon çalışıyor, ancak bizim gibi, birçok kişi otelde tek gece konaklayıp bir sonraki geceyi başka bir milli parkta geçirmeyi tercih ettiginden, öğle yemeği için otel tarafından piknik kutuları hazırlanıyor.

Otelden ayrılıp safari günlerinin etkinliği olan “game drive”a başladık, yani mümkün olduğunca fazla yabani hayvan görebilmek için milli parkın içinde dolaşmaya..

Tnz5_3

Ağaçların altında uyuyan aslanlar, ağaçlara kurulmuş leoparlar, aileleriyle gezen filler, thomson ceylanları, iki yavrusuyla dinlenen bir çita, zebralar, gölde dinlenen hipopotamlar, aslanlardan geriye kalanları paylaşan sırtlanlar ve akbabalar gördük. Hepsi de çok güzeldi.

Gördüğümüz ilginç şeylerden birisi de sosis ağacıydı. Gerçekten de üzerindeki meyveler oldukça iri sosislere benziyordu. Filler, babunlar ve zürafaların sevdiği bir meyve olduğunu Andrew’den öğrendik.

Sabahtan ufak bir tepelikte mola verdik, yerel bir öğrenci otobüsü bir de daha ucuza seyahat edenlerin tercih ettiği kamyondan bozma otobüsler vardı. İnsanlar her koşulda safari için Afrika’daydı.

Tnz5_4

Tnz5_5

Serengeti Info Point‘e uğradık. Serengeti’nin tarihini ve büyük göçü anlatan oldukça güzel bir açık hava sergisini gezdik. Hayvanların metalden heykelleri ve hem vahşi hayvanlar hem de bölgedeki ağaçlar ve bitkiler hakkında bilgilendirici panolar yer alıyordu bu sergide. Sabah otelde gördüğümüz yaban farelerinden burada da çok vardı. Serengeti Info Point’ten sonra tozlu toprak yollarda zıpzıp Afrika masajı ile Serengeti’den Ngorongoro’ya doğru yol aldık, bir yandan da game drive’a devam ettik :)

Tnz5_6

Tnz5_7

Öğle yemeği için bir gün önce de mola verdiğimiz Serengeti ve Ngorongoro arasındaki resmi geçiş kapısında durduk. Akasya ağaçlarının altındaki piknik masalarında karton kutuların içindeki kumanyamızı yedik.

Tnz5_8

Bugün kutumuzdan, domates ve salatalıklı sandviç (içine bir de üçgen karper peyniri ekleyince nefis oldu), tavuk, neden bu kutulara konduğunu hiç anlayamadığım haşlanmış yumurta, mango suyu, su, muz, elma ve kek çıktı.

Tabii ki tüm herşeyi yiyemedik. Piknik alanında çöpleri atmak istediğinizde elinizden alıp yardımcı olmak isteyen bir görevli var, aslında kutuların içinde yenmemiş olan yiyecekleri ayıklıyor ve kapıdan geçen kamyon şöförlerine veriyor. Kumanyaların yenmemiş kısımları da ziyan olmamış oluyor. Bu fikir hoşuma gidince kutularımızdan birine bize fazla olan kek, yumurta, elma ve meyva sularını doldurup görevliye direkt verdik. Tamamen dolu bir kutu almak onu da mutlu etti :)

Tnz5_9

Yarım saatlik yemek molasının ardından, Ngorongoro‘ya doğru yola devam ettik. Bir gün önce geldiğimiz yoldan geri döndük.

Yolu birgün önceden farklı kılan tek nokta yolda lastiği patlamış olan jeeplerdi. Hiç abartısız 7-8 tane lastiğini değiştirmek için durmuş jeep gördük. Neyseki bizim lastiklere birşey olmadı. Andrew ile konuştuğumuzda bunun çok normal bir olay olduğunu, yolların bozuk olması sebebiyle jeeplerin lastiklerinin patladığını söyledi bize.

Sonuç olarak bir milli parkta, vahşi hayvanların evlerindeydik aslında, bu nedenle yolların düzeltilmesi ya da asfaltlanması söz konusu bile olamazdı !!

gezinin devamı çook yakında :)

Leave a Comment

Yandex.Metrica