serengeti ve masai köyü

Bir gün öncesinde Andrew ile sabah 9:00’da otelden çıkacak şekilde plan yapmıştık. 8:00’e doğru uyandık, hazırlanıp kahvaltımızı yaptık. Kahvaltıda ilk önce bir meyva tabağı ile tropikal meyva suyu vardı, sonrasında ise omlet, kızarmış ekmek, tereyağ ve kahve.

Safari programını herşey dahil Sunny Safaris ile anlaşğımız için otellere ve milli park girişlerine ekstra hiç para ödemedik, Andrew bizim için halletti herşeyi. Sadece check-out sırasında yemekte içtiğimiz su ve 2 kadeh kırmızı şarap için 15 usd ödedik.

Safarimizin ikinci gününde hedefimiz Serengeti Milli Parkıydı. Ngorongoro Koruma Bölgesi’nden transit geçerek Serengeti’ye ulaşacak, geceyi Serengeti’de geçirecektik. Saat 10:00 civarında Ngorongoro Koruma Bölgesi’nin ana giriş kapısına ulaştık. Andrew giriş bileti işlemlerini hallederken, biz de burada yer alan Ziyaretçi Merkezini gezdik ve birşeyler içtik.

Tnz4_2

Tanzanya’da usd genellikle heryerde geçiyor, çok fazla para bozdurmaya gerek yok ya da yanımda hiç tzs (tanzanian shiling) kalmadı diye stres olmaya. Ancak bazı marketlerde tzs olarak öderseniz daha ucuz oluyor, örneğin Ngorongoro kapısındaki markette Bitter Limon Schweppes 1000 tzs ya da 1 usd idi.

Ziyaretçi merkezinde bölgeyi tanıtan bir maket ve bölgede yaşayan hayvanlar hakkında bilgilendirme panoları yer alıyor. Tabii ki bir pano da Big Five yani Büyük Beşli var. Afrika’nın en güçlü ve yakalaması en zor beş hayvanından oluşan bir ekip bu: Fil, Leopar, Bufalo, Aslan ve Gergedan. Safari yapan herkesin amacı büyük beşliyi yakından görebilmek.

Milli parkların giriş ücretleri kişi başı, günlük olarak ödeniyor ve aslında hiç de ucuz değil. Serengeti Milli Parkı ve Ngorongoro Koruma Bölgesi’ne giriş ücreti kişibaşı günlük 50 usd, Tarangire Milli Parkı ise 35 usd idi. Ayrıca Safari aracı için de bir ücret ödeniyor. Yanınızda profesyonel bir rehber olmadan milli parklarda tek başınıza dolaşmaya izin yok. Ngorongoro Kraterinin içerisine girmek için ekstra araç başına 200 usd daha ödemek gerekiyor. Koruma bölgesinden transit geçeceğimize rağmen yine de günlük ücreti ödedik. Yaklaşık yarım saat giriş kapısında oyalandıktan sonra yola çıktık.

Ngorongoro Koruma Bölgesi içerisinde tepeye tırmanarak ilerledik. Kraterin çok güzel göründüğü bir noktada fotoğraf molası verdik. Dürbünle bakınca farkettik ki kraterin içindeki o siyah noktaların aslında hayvan sürüleriymiş. Ngorongoro krateri, 2-3 milyon yıl önce volkanik patlama ve çöküntü ile oluşmuş büyük bir çukur. Ngorongoro’nun yerel dilde anlamı ise tam olarak mevcut yapısını ifade ediyor: büyük delik”. Ne kadar büyük bir delik olduğunu anlatabilmek için biraz rakamlardan bahsetmek doğru olacak tam bu noktada. 610 m derinliğe, 18 km çapa ve 260 km² yüzölçümüne sahip Ngorongoro Krateri, yaklaşık 25.000 vahşi hayvana da evsahipliği yapıyor. Kraterin çevresinde durup nefes kesici manzaraya hayran kalmamak mümkün değil.

Tnz4_3

Fotoğraf molasının ardından Serengeti’nin düzlüklerine ulaşmak için yola devam ettik. Uzun bir süre tek bir ağacın bile olmadığı stabilize yoldan, tozu ve toprağı birbirine katarak ilerledik. Etrafımızı en iyi “sarı” renk tanımlar. Kurak mevsimde olduğumuz için çevremiz sapsarıydı, yağışlı mevsimde tüm geçtiğimiz bu alanların yeşil olduğuna inanmakta zorlandık.

Yollarda Masai köyleri gördük ve bu köylerden bir tanesini ziyaret ettik. Seyahatimizin başından beri kırsal alanlarda ilkel bir yaşam süren Masai’lerin hayatına tanıklık etmek istiyorduk ve Andrew’e de bunu söylemiştik. Ziyaretçi kabul eden köylerden birisine götürdü bizi. Köyün kapısında bir sürü jeepin olduğu bir köy değildi, turist olarak sadece biz vardık. Şefin oğlu bizi köyün kapısında karşıladı. Kötü İngilizce’siyle köyü gezmek için 60 usd ücret ödememiz gerektiğini, bu paraları köye su almak için kullandıklarını ve paraya ihtiyaçları olduğunu söyledi. Seyahat öncesi araştırmalarımda araç başına 50-60 usd ödendiği öğrenmiştim. Şefin oğluna ödemeyi yaptık, hoşgeldiniz dansı ve şarkılar ile karşılandık.

Tnz4_4

Köy bir ağacın etrafına kurulmuş, bu ağaç köyün tam ortasında meydanda yer alıyordu, ağacın altında su tankerleri vardı. Köyün çevresi çalılardan yapılmış yaklaşık 2 m. yükseklikte çitlerle çevriliydi. Evler çalılardan yapılmış barakalar şeklindeydi.

Köy meydanında şarkılar ve danslar devam etti bir süre daha. Köyün erkekleri ve kadınları ayrı gruplar halinde toplandılar. Erkekler ellerinde uzun sopalar ile yükseğe sıçramaya çalıştıkları bir dans sergilerken, kadınlar daha çok yerlerinde sallanarak dans ettiler ve şarkılar söylediler.

Eşimi erkeklerin arasına aldılar ve ona da sıra gelince zıplamasını istediler. Beni ise kadınların yanına aldılar.

Kadınların boyunlarında çoğunlukla beyaz boncuklardan oluşan geniş kolyeler, bazılarının başlarında ise yine  boncuklardan fese benzeyen şapkalar vardı.

Benim de boynuma bir kolye geçirdiler ve danslarına dahil ettiler. Simsiyah tenli ve kırmızı örtülerden oluşan kıyafetler içindeki Masai köylülerinin arasında safari kıyafetlerimiz ve beyaz tenimiz ile tam bir zıtlık içindeydik.

Daha sonra şefin oğlu bize rehberlik yapacak olan kişi ile bizi tanıştırdı, evlerden birininin içine girdik, evde oturduk, rehber bize Masai’lerin kültürlerini ve yaşamlarını anlatmaya başladı.

Tnz4_5

Masai erkekleri çok eşli oluyormuş ve her köy bir aileden oluşuyormuş. Bizim ziyaret ettiğimiz köyün nüfusu 120 kişiymiş, yaklaşık 20 de çocuk varmış, yani toplam 140 kişiler. Köy tek bir aileden oluştuğu için herkes akrabaymış. Masai’lerde poligami yani çokeşlilik var. Köyün şefinin 10 karısı ve 42 çocuğu varmış. Evlilikler diğer köylerden oluyor ve erkekler bir dana karşılığı kendilerine eş alabiliyorlarmış, bir nevi başlık parası. Evli ve çocuklu olan kadınlar; evleri inşa etmek, köyün çevresinde çitler yapmak, yemek yapmak ve çocuklara bakmakla görevliymiş.

Erkek çocukları 15 yaşına geldiğinde savaşçı (warrior) adı verilen bir grup oluşturuyorlarmış. Bunlar köyeden yardım almadan kendi başlarına yaşamayı öğrenmek için 3 aylık bir süre için köyden atılıyorlarmış. Siyah kıyafetler giyiyorlar ve yüzleri beyaz boyalar ile boyanıyormuş. Bu süre içinde kendilerini korumayı ve hayatta kalmayı öğreniyorlarmış. Daha sonra bir kutlama ile köye geri dönüyorlarmış. “Savaşçı”ları kutlamak için köylerde eğlenceler düzenleniyormuş. Bu tür eğlencelere başka köylerden de insanlar geliyormuş ya da başka köydeki kutlamaya diğer köylerden de katılım oluyormuş. Bu kutlamalarda köyün kızları; yapılan danslarda (bize yaptıkları karşılama dansı da bu şekildeydi) en yükseğe zıplayan erkekleri beğenirmiş. En yükseğe zıplayablmek bir tür güç göstergesiymiş aslında.

Tnz4_6

Köyün yaşlıları ise, ne yemek pişirileceğine, kimin kiminle evleneceğine, ve köy için önemli diğer konularda karar veren kişilermiş.

Masai halkı için önemli bir diğer konu ise beslenmeleri, inekler hayatlarınde büyük öneme sahip çünkü, 3 temel besin ile besleniyorlar: Süt, et ve kan. Bizim için ne kadar tuhafsa, ineklerin kanını içmek onlar için bir o kadar olağan.

Masai evinde yaşamları hakkında aldığımız bu bilgilerden sonra, rehber bizi köyün meydanındaki pazar yerine götürdü.

Burada çeşitli hayvan figürleri, Masai kadınlarının yaptığı takılar ve benzeri hediyelik eşyalar vardı. Köye gelir toplamak için burada satış yapıyorlar. Bir kolye ve bir de ahşaptan oyulmuş zürafa seçtik, elimizden geldiğince pazarlık yaptık ve 40 usd’a anlaştık. Tabii ki aldığımız şeylere fazla para verdiğimizi biliyorduk, en fazla 20 usd ederdi belki aldıklarımız ama o sefaleti gördükten sonra inanın insan farklı bir ruh haline giriyor ve o insanlara yardım etmek istiyor.

Pazar yerindeki alışverişten sonra köyün dışındaki köy okulunu ziyaret ettik. Bu sırada warrior-savaşçıolan erkek çocukları köyün dışında bekleşiyorlardı. Siyah kumaşlardan kıyafetleri, siyah beyaz boyalı yüzleri ile ürkütücüydüler. Ama onlar da yolunu bulmuş, fotoğraf çektirmek için para istediler, biz de yanlış hatırlamıyorsam 10 usd verdik. Turistler sağolsun, sanırım artık eskisi kadar zorlanmıyorlar tek başlarına geçirmek zorunda oldukları 3 ayda.

Tnz4_7

Daha sonra yine çalılardan oluşturulmuş okula girdik. Bir kara tahta, çocukların oturması için 3-4 sıra vardı. Okula girer girmez çocuklar bizi bekliyormuşcasına şarkı söylemeye başladılar. Sonra içlerinden biri tahtaya kalktı ve rakamları hep bir ağızdan İngilizce olarak saydılar. Okulda da bir yardım kutusu vardı. Kırtasiye malzemeleri almak için yardım topluyorlarmış. İçimizdeki yardımseverliği dinledik ve kutuya 3-5 usd attık.

Tnz4_8

Burada beni en şaşırtan şeylerden birisi, çocukların bu sefalet ve fakirlikte okul formalarının olmasıydı. Kirlilerdi, ayakları çıplaktı, burunlarından akan sümükler kurumuştu ama yine de Tanzanya bayrağı renklerinde yeşil sarı okul formaları vardı üzerlerinde. Bize sundukları ders bittikten sonra çocuklar için yanımda getirdiğim şekerleri dağıttım onlara. Ve beni en çok etkileyen şeyi yaşadım. Hiç biri yerinden bile kalkmadı, şekerleri almak için birbirini itmedi, bana bana diye etrafımda çığlıklarla zıplamadı. Sakince oturup ellerini açtılar sadece. Bazıları belki de ilk defa şeker yiyordu, ambalajını bile çıkartmadan attı ağzına.. Ben ise şaşkınlık içinde tek tek dağıttım şekerleri…

Okuldaki ziyaretimizden sonra Masai köyünden ayrılış vakti gelmişti. Bize rehberlik eden çocuk, eğer memnun kaldıysanız bana bahşiş verebilirsiniz diyerek bahşiş istedi. Cüzdanından ince uzun e-mailinin yazılmış olduğu kağıtlar çıkardı ve bir tanesi bize verdi. Kendi kartvizitini kendisi yapmış anlayacağınız. Bizde ona fotoğraf göndereceğimize söz verdik.

Rehberimiz Arusha’da öğrenciymiş. Ancak belli dönemlerde okula gidiyormuş, okula gitmediği zamanlarda ise köyüne gelip köydeki akrabalarına yardımcı oluyormuş. Hiç anlayamadım inanın.. şehir yaşamını, rahat bir yatağı, temiz kıyafetleri, çeşmeden akan suyu, lezzetli yemekleri, bir düğme ile aydınlanan odayı yani elektriği ve tüm bu rahatı bırakıp nasıl köydeki yaşama geri dönüyor ve bundan mutlu oluyor…

Köy ziyaretinin ardından sıra Serengeti Milli Parkı‘nda..

Leave a Comment

Yandex.Metrica