petra’dayız.. (ürdün 4)

Sabah otelde kahvaltı sonrası tüm günü Petra’yı gezmeye ayırmıştık. Bir gün önce check-in sırasında otelin “lunch box” yani beslenme çantası hizmeti olduğunu öğrenmiştik. 5 dinar karşılığında, 2 sandviç, 2 içecek, 2 tane de meyvadan oluşan bir paket hazırlıyorlar. Bizde seçimimizi yapıp, kahvaltıdan beslenme çantalarımızla çıktık. Gerçekten de çok pratik ve ucuz bir çözüm oldu, mutlaka herkese tavsiye ederim.

Petranın giriş ücreti oldukça pahalı, günlük 50 dinar, 2 gün gezmek isterseniz 55 dinar. Eğer Petra’yı rehberle gezmek isterseniz, ana rota (giriş kapısından manastıra çıkış noktasına kadar) 50 dinar, ana rota ve manastır ise 70 dinar. Rehberler otelden ya da Petra girişindeki ziyaretçi merkezinden rahatlıkla ayarlanabilir. Otel ve ziyaretçi merkezi fiyatı aynıydı. Bana kalırsa rehbere gerek yok.

Ziyaretçi merkezinde güzel planlanmış bir sergi alanı var, hızlıca göz atabilirsiniz. Vaktiniz varsa uzun uzun da gezebilirsiniz, Petra’yı kuran Nebatiler, Petra’nın geçmişi ve yeniden keşfedilişi ile ilgili bilgilendirici panolar var.

1985 yılından beri UNESCO Dünya Kültür Mirası listesinde yer alan Petra, 2007 yılında da Dünyanın yeni 7 Harikası listesine girmiş.

Şimdi kısaca tarih bilgisi vereyim. Petra Arkeoloji Parkı, pembenin tonlarında kayaların oluşturduğu tepeler arasında 264 dönüm alana yayılmış durumda.

Nebatilerin kurmuş olduğu Petra Antik Kenti, 2000 yıldan önce kayalara oyularak şekillendirilmiş.

Bir Arap kabilesi olan Nebatiler, 6. yy’da ilk kez ortaya çıkmışlar ve Arap yarımadasının güneydoğusundan Ürdün’e gelmişler. Petra MÖ 400 ile MS 106 yılları arasında Nebatiler’e başkentlik yapmış. Roma İmparatorluğu tarafından işgal edilene kadar başkent olarak varlığını sürdürmüş. 1812 yılında İsviçreli gezgin Johann Burckhardt tarafından kent tekrar bulunmuş.

IMG_5108Ziyaretçi merkezinde biletleri aldıktan sonra yaklaşık 800 m’lik bir yol bizi bekliyor. Biz yürümek istemiyoruz derseniz, Petra’da ulaşım için yürümek dışında alternatifler var. At, at arabası, eşek ya da develer ulaşım aracı olarak kullanılıyor. Biz her yere yürüyerek gittik, bu sebeple fiyatlar hakkında bilgi veremeyeceğim ama Petra’nın web sitesindeki bilgiye göre, giriş dönüş, iki kişi Hazine binasına kadar 20 dinarmış.

petra_map_and_legend

Aşağıda detaylı anlattığım yerleri harita üzerinden takip edebilirsiniz..

800 m’lik yol boyunca ilk gördüğümüz yapı “Bab Al Siq” bu yapı “Siq”e giriş kapısı anlamına geliyor. “Siq”e girmeden önce ikinci önemli yapı ise “The Dam” yani “Baraj”. Bu baraj, Nebatiler tarafından m.s.50 yılında, Wadi Musa’dan gelen selleri engellemek için yapılmış.

DSC_6539

Barajdan sonra “The Siq”e giriş yapıp, 1,2 km uzunluğa sahip bu kanyonda yürümeye başladık. Siq antik Petra kentine ulaşımı sağlayan ana yol. Yaklaşık 200 m yükseklikteki kayaların birbirine yaklaştığı en dar nokta 2 m genişliğinde.

DSC_6558

Siq’te yürümek oldukça keyifli, ara ara geçen at arabaları sayesinde çok güzel fotoğraf kareleri yakalayacaksınız.

Yol boyunca oturup dinlenebileceğiniz banklar mevcut. 1,2 km’yi tamamladığımızda, ödülümüz tam karşıda: “Treasury/Al-Khazneh” yani “Hazine Binası”.

DSC_6572

Petra’nın en ünlü yapısı ile karşı karşıyayız. Kumtaşına harika bir işçilik ile kazınmış olan, 43 m yükseklik ve 30 m genişliğe sahip bu bina, Nebatilerin Kralı III Aretas’ın mezarına ev sahipliği yapıyor. İsraillileri kovalayan Mısırlı firavunlardan birinin hazinesini burada sakladığı efsanesi sebebiyle bu binaya Hazine Binası denmiş.

IMG_5216

Binanın önünde develer var, dilerseniz deve üzerinde kısa bir tur atıp deveye binme tecrübesini tadabilirsiniz. Eğer yorulduysanız, Hazine Binası’nın tam karşısındaki kafede oturup soğuk birşeyler içebilirsiniz.

DSC_6597

Eğer yeterince sabrederseniz, kalabalığın dağıldığı bir anı yakalayıp çok güzel fotoğraflar çekebilirsiniz.

DSC_6580

Hazine Binası sonrası sırada “The Street of Facades” yani “Cepheler Sokağı” var. Tiyatroya doğru giden bu sokakta 40’ın üzerinde mezar yer alıyormuş.

Sokağı bitirince solunuzda “The Theater”, “Tiyatro”yu göreceksiniz. Nebatiler tarafından M.S. 1.yy’da inşa edildiğinde 3000 kişi kapasiteli olarak yapılan tiyatro daha sonraları 8500 kişi kapasiteye kadar genişletilmiş. Depremle hasar gören tiyatro bence o kadar da etkileyici değil. Efes antik tiyatrosunu görmüş olanlar için hemen kıyaslama yapalım, Efes 24.000 kişilik.

DSC_6645

Tiyatroyu gördükten sonra Petra gezisine devam etmek için iki seçenek var, ya yaklaşık tiyatronun karşı tarafına denk gelen “Royal Tombs / Kraliyet Mezarları”na çıkıp yakından bu mezarları gezeceksiniz ya da “The Colonnaded Street / Sütunlu Sokak” tarafına doğru devam edeceksiniz.

DSC_6607

Biz Sütunlu Sokak tarafına devam etmeye karar verdik, Kraliyet Mezarları uzaktan da görünüyordu ve eğer enerjimiz kalırsa dönüşte de buraya uğrayabiliriz diye düşündük. Ancak dönüşte enerjimiz kalmadı ve uzaktan bakmakla yetindik.

Yeri gelmişken, kısaca bahsedeyim Kraliyet Mezarlarından; bu mezarlar The Urn Tomb (kraliyet mezarları içinde en büyüğü), The Silk Tom, Corinthian Tomb, Palace Tomb, The Sextius Florentinus Tomb olarak sıralanabilir.

Petra Antik Kenti’nin merkezi olarak bilinen “Sütunlu Sokak” etrafında, pazar alanı, Kraliyet Sarayı, Büyük Tapınak gibi önemli yapılar yer alıyor.

DSC_6608

Bu yürüyüşün sonunda Basin Restaurant’a ulaşacaksınız, dinlenmek için mola verebilirsiniz. Bu restoran Crown Plaza oteli tarafından işletiliyor ve ağaçların altında açık havada oturma alanı var.

Restoranın hemen yanında “Nebatiler Müzesi” yer alıyor, giriş ücretsiz, müze bakımsız ve küçük, gezmeseniz de olur.

Basin Restoran’ın karşı tarafında bir restoran daha var, Nabataean Tent Restaurant. Tam olarak açık olup olmadığından emin olamadık ama ağaçların altındaki masalarda oturan insanlar olunca biz de oturduk ve soğuk birşeyler söyledik. Yanında da piknik sepetimizden sandviçlerimizi yedik. İçeçekler 3 dinardı.

Molanın ardından sıra “Al-Deir Monastry / Manastır”a tırmanmaya gelmişti.

Bir an için yönümüzü şaşırıp Al-Habis müzesi tarafına doğru tırmanmışız, müze kapalıydı ve biz manastıra doğru çıktığımızı düşünüyorduk. Çok geçmeden yanlış yolda olduğumuzu anladık. Bu sırada da kayalar arasına oyulmuş bir eve ve kafeye rastladık. Vadinin manzarasına karşı birşeyler içmeden geçmek olmazdı.

DSC_6614

Bu kafenin sahibi, Bedevi Mofleh ile biraz sohbet edince, beni kitapta mı okudunuz diye sordu. Biz de hayır tesadüfen bulduk deyince Lonely Planet kitabımızın 173. sayfasında kendinden bahsedilen kısmı buldu ve bize gösterdi. Vadide yaşayan son birkaç kişiden biri olan Mofleh, tüm ailesi taşındığı halde burada keyifle hayatını sürdürmeye devam ediyor. Taşıma suyla bize kahve ve çay hazırladı. Yanında da hurmalı turtalar ikram etti.

Tesadüfen bulduğumuz bu kafeye yolunuzu düşürün bence, yol boyunca Petra’nın rengarenk kayalarına da hayran kalacaksınız..

IMG_5174

IMG_5170

Biraz yol karışıklığı sonrası Manastıra çıkan yolun, Basin Restoranın arkasında olduğunu keşfedip o tarafa doğru yürüdük. Bu arada yolun başında eşekleriyle bizi yukarıya çıkarmayı teklif edenlere aldırmadan yürümeye devam ettik.

DSC_6634

Manastıra çıkmak için 800 basamaktan oluşan yolu takip etmek gerekiyor. Çıkış yaklaşık 50 dakika iniş ise 25 dakika sürdü.

Manastıra çıkan yol boyunca çeşitli hediyelik eşyalar satan genellikle kadın satıcılar var.

DSC_6629

Bu yolu dinlenmeden çıkmak mümkün değil.

Manastıra vardığınızda Hazine Binası’na benzer bir yapı göreceksiniz. Ancak Hazine Binası’ndan daha büyük olan bu yapı 50 m genişliğinde ve 45 m yüksekliğinde. İçerisine girilmiyor bu yapının da.

DSC_6640

Tam karşısındaki büfeden soğuk birşeyler alıp, keyifle dinlenebilirsiniz. Yürüyüş sizi yoracak ancak çıktığımıza pişman değiliz inanın.

IMG_5185

Dinlenme molasının ardından, tüm bu yolu ziyaretçi merkezine kadar yürümemiz gerekiyor.

Size de fikir vermesi açısından antik kent içinde yer alan yürüyüş yollarının gösterildiği panolardan birinin resmini paylaşayım.

trails

Ziyaretçi merkezi – Basin restoran arası 4 km, restorandan manastıra ise 1,25 km. Siz de bizim gibi bu rotayı yürüyerek yaparsanız, Toplam 10,5 km yürümüş olacaksınız. Bir de kahve molası için çıktığımız kısmı katarsak heralde 11,5 km olmuştur.

Bu notları yazarken farkettiğim birşey oldu. yukarıda paylaştığım haritada, “ana rota” nın yanındaki yıldız, “bilet fiyatının içinde atla geri dönüş dahildir” yazıyormuş. Neeee son 4 km’yi fazladan mı yürüdük :( Her neyse olan olmuş artık, bence siz bilet alırken gişedeki görevliye sorun ve böyle bir uygulama var mıymış emin olun.

Bu arada Petra geziniz için yanınıza ne kadar su alırsanız alın yetmeyecek.. Antik kent içinde yeterince cafe ve büfe var ancak fiyatlar tabii ki dışarıya göre pahalı.

IMG_5209

Dönüş yolunda o kadar yorulduk ki Siq öncesinde kafede oturup soluklandık, ayrılmadan önce Hazine Binası’yla klasik pozumu da verdiğime göre hadi bakalım, son 2 km.

Ziyaretçi merkezine kadar kalan son 2 km’yi de yürüyünce, hemen çıkıştaki Cave Bar’da soğuk bir bira ile yorgunluğumuzu atmaya çalıştık. Sabah 9:30’da girdimiz Petra Antik Kenti’nden 17:30’da çıkmıştık.

Bu arada Cave Bar’daki bira fiyatları şöyle: küçük bira 4,5 dinar, büyük bira 5,25 dinar. Bu fiyatlara %10 servis ücreti ve %7,7 KDV eklendiğini de belirteyim. Yani küçük bira 20 TL civarında..

Sonrasında kendimizi otele attık ve yemek öncesi biraz dinlenip kendimize geldik.

Akşam yemeği için, yine aşağı Wadi Musa’da Petra’nın girişine yakın restoranlardan biri olan The Oriental Restaurant’a oturduk. Menü ile birlikte çay bardağında çay renginde soğuk içecekler geldi ikram olarak, tadı güzeldi.

Menümüzde, başlangıçlardan tabboulah (3 dinar), baba ghanouge (2,5 dinar) ve mutabal (2,5 dinar)  ana yemek olarak ise karışık ızgara (9,75 dinar), yöresel yemeklerden maglouba (12 dinar) ve içecek olarak soda (1,75 dinar) vardı. fiyatlara %16 vergi ilave edildi ama servis ücreti eklenmemişti, bahşiş bırakma bize kalmıştı.

Maglouba, pilavlı sebzeli tavuk yemeği yanında bir de salata ile servis ediliyor.

Porsiyonlar çok büyük olduğu için malesef bitiremedik. Tek ana yemek seçmek daha mantıklı olurmuş. Genel olarak lezzet güzeldi.

Akşam için planımız, rehber kitabımızın kapağında da yer alan Petra by Night aktivitesine katılmaktı. Haftada üç gün (Pazartesi, Çarşamba ve Perşembe) düzenlenen bu aktivite, yaklaşık 1500 mum tarafından aydınlatılan Siq ve Hazine Binası’nı kapsıyor.

Biletler, ziyaretçi merkezinin yanında yer alan mağazalardan biri olan, kitapçıdan alınabiliyor, kişibaşı 17 dinar. Saat 20:30’da Petra’nın girişinde olmak gerekiyor.

Karanlıkta daha doğrusu mum ışığında Siq’ten yürümek keyifli, akşam serin olabilir diye düşünmüştük ama pek de serin değildi açıkcası. Yaklaşık 200 kişi civarında olduğumuzu tahmin ediyorum..

Gündüz yürüdüğümüz Siq’ten gece yürümek oldukça farklıydı, etraf karanlık olduğu için Siq’i çevreleyen duvarların görkemi hissedilemiyor.

DSC_6665

Hazine Binası’na ulaştığımızda, binanın önünde sayısız mum vardı belli bir düzende yerleştirilmiş. Mumların bittiği yerde yere oturmak için hazırlar dizilmişti. Biz de kenara yakın bir yere oturduk ve tripotumuzu kurduk. Bu kadar az ışıkta güzel bir kare yakalayabilmenin yolu tabii ki tripot.

Herkes oturunca büyükce bir tepside çay servisi başladı, ama şekerli çay :( malesef içemedim.. Bir süre sonra flüt dinletisi, sonra ise başka bir enstrüman çalan bir bedevi geldi mumların ortasına.. Ortam gerçekten de güzeldi.. gösterinin sonuna doğru Hazine Binası aydınlatıldı, böylece ortam daha da güzel oldu.

DSC_6671

Müzik dinletisinin sonunda mumların arasında günün anlam ve önemine dair bir konuşma oldu ama ben gereksiz buldum açıkcası.. Sonrasında mumlar arasında gezinip fotoğraf çekmek serbest oldu, oturan kalabalık da böylece yerlerinden kalkıp poz vermeye başladı.

DSC_6681

Saat 22:30 gibi Petra giriş kapısına dönmüştük..

Petra’da aslında Ürdün’ün genelinde, birşeyler içmek için fazla mekan alternatifi yok, çoğu yerde alkol satılmıyor. Otel zincirlerinin barları birşeyler içebileceğiniz nadir yerlerden.

Biz de hemen Petra giriş kapısının karşısında yer alan Movenpick oteline bir bakalım dedik. Otelin kapısı nedense arka yolda, bu sebeple sanki otelde hayat yokmuş, kapalıymış gibi görünüyor. Arka tarafa geçip lobiyi bulabilirsiniz.

Güzel dekorasyona sahip otelin zemin katında Fas tarzında döşenmiş bir bar var. Kapalı mekanda sigara içildiği için bizim gibi çok rahat etmezseniz ve açık havada oturmak isterseniz, otelin çatısındaki bara çıkmanızı öneriyorum. Aynı zamanda yemek için de alternatif olabilir burası, aklınızda olsun.

Birer bira sonrası, tüm gün yaklaşık 16 km yürümüş olmanın verdiği yorgunlukla otele döndük.

Ürdün’deki son günümüz için sonraki sayfaya..

Leave a Comment

Yandex.Metrica